29 Aralık 2010 Çarşamba

Çöpe atılan buruşuk kağıttaki not /kuru hayaller

yarın ölsek?
bunca sıkıntının bir anlamı kalırmıydı?
yarın öleceğimizi bilsek,
daha sıkı sevişilirdi..sarılmakla kalmadan.
yarın öleceksek,
neden söylemeyiz içimizdekileri,
ve
nereden biliyoruz,
bu geceden sağ çıkabileceğimizi?
hiç ıslandık mı seninle?
bildiğinin dışında..
tamamen ıslandık mı?

silkelenip kendimize gelmeli,
çok hoşsun bunu görüyorum silkelenince,
ya sen?
hiç mi yine?
olsun bunada güleriz..
biz özel insanlarız,
en azından öyle sanıyoruz.
ve ben sanmakla kalmıyorum,
gerçekten seni seviyorum..
hiç ıslanmasakta..
kuru kuruya seviyorum işte !

F.T.

ÇIĞLIK

Hayatımın uçurtma çağında,
Uçuruldum çaresizliğin kucağına,
Yıkıp geçtiler,
Parçalayıp yem ettiler,
Yalnızlık denen yaratığa
Ben ise akıtamadım zehrimi,
Ne aldığım darbelerin sahibi,
Ne de babama.
Akıtamadım zehrimi,
Zaten bir gün öleceklerdi.


Sadece bir çığlık attım,
Toroslar çınladı,
Başka duyan olmadı.

Herkesin Kendini En Çok Acı Çeken İnsan Sanması


Çevremizdeki en üfürükten meselelerden dolayı bile intihar eşiklerinde gezinen zayıf karakterli insanların yakınmalarından anlaşılan şey. Oysa ki herkes çevresine kısa bir göz gezdirse bile görür ki kendi hâli dünyadaki bir çok insana göre çok daha iyidir.
Garibim 1500 lira maaş alıyor diye bunalımdan bunalıma düşer yok “Babam zengin olsaydı keşke”, yok “Herkesin arabası var, ben kirayı zor ödüyom” falan..
Bir de dünyadaki acı çeken insanların avukatı olan insanlar var. Bu sevgi pıtırcıkları da düşünürler düşünürler “Yav! ne kadar çok acı çeken insan var, ah yazııık!” derler.
Çözüm nedir bilinmez, ama sorun şu ki herkes Adem’in Cennetten dünya denen yere hiç inmediğini (düşmediğini) ve burada eğlenmek için bulunduğu düşüncesinde. Sanki ilahi bir ses onlara “Haydi kullarım dünya denen lunaparka hoş geldiniz, tadını çıkarın. Keyf alamadığınızda da şikayet formlarını doldurmayı unutmayın!” demiş.
Herkesin bir acı limiti vardır, senin için 1500 tl maaş intihar nedenidir, başkası için 300 tl lütuf üstü lütuftur. Paran yoksa sabahtan akşama kadar alışveriş merkezlerinde salak gibi dolaşıp durma, durma da sonra “ben acıların çocuğuyum” moduna girme.
Ha bir de hayalperestler, hayal kurmayı bırakın artık, ümitlenip durmayın. Her şeyin daha kötü olacağını hatırlayın. Her şey daha kötü olacak. Bir kaç yıl içinde bazılarınız öleceksiniz, bazılarınızın yakını ölecek, bazılarınız sevdiği kişi tarafından terk edilecek, bazılarınız hasta olacak, bazılarınız sınavlarda başarısısz olacak, bazılarınız işsiz bazılarınız da güçsüz kalacak, bazılarınız aklınıza bile gelmeyen acılara düşeceksiniz.

Ama bir de iyi yanından bakın. O zaman bile dünyanın en acılı kişisi siz olmayacaksınız ve hâlâ anın tadını çıkarabilirsiniz. "

19 Aralık 2010 Pazar

Ben ihtiyaç duyulmak istiyorum. Benim birisinin hayatında vazgeçilmez olmaya ihtiyacım var. Bütün boş vaktimi, egomu ve dikkatimi yiyip bitiricek birine ihtiyacım var. Bana bağımlı biri. Karşılıklı bağımlılık.

Chuck Palahniuk /Tıkanma

18 Aralık 2010 Cumartesi

Çocuk yanımın dadılığı


Mutsuzdum,

Çünkü çocuk yanım sürekli ağlıyordu,
Uçurtma istiyordu sanki,
Balon ve şekerlemeler,
Bir omuz arıyordu,
Uyuyup kalabileceği..
Zırıl zırıl ağlıyordu işte,
Mutsuzdum,
O' da eksik büyüyordu belli ki,
Herşeyimi O çocuk yıktı zaten,
Evimi,kentimi terk ettim,
Kendim olayım derken,
Kendimi kaybettim,
Gittikçe gittim,
Hiç bitmedi gitmelerim..
Susturamıyorum ağlıyor işte,
Korkuyla bana bakıyor,
Kan çanağı gibi gözleriyle,
Beni unutma diyor,
Biraz besle gülüşünle..
Umutlar tükenmiş bende,
O bilmiyor,
Çocuk işte anlatamıyorsun,
İlla oyun istiyor,
Kaçıp gitsen olmuyor,
Birine tutunsan olmuyor,
Yalnız kalsan;
Oyunlar en az iki kişilik..

Çorap yıkamalısın

Kimse neden söylemedi,
Sevmenin çorap yıkamak olduğunu.
Sımsıkı sarılmaların, bir sıcak yemekten önemsiz olabileceğini,
İnanmakta nedir ki?mis kokmalı çamaşırlar!
Yıkamadığım çorapların yıktıkları,
Ve lanet olası kalbimin acısı..
Çok uzaklaşmışım ben,
Sevmek nedir bilmiyorum,
Uyanmalı sabah erkenden,
Öpmek nedir ki? çay demlemeli,
İlgi omletin sarısında.
Ve ütülenmiş gömlekler aşktır aslında...


F.T.

16 Aralık 2010 Perşembe

Kabuklu TARÇIN Çayı


• Romatizmayı önler.
• Faranjite karşı direnç verir.
• Yüksek tansiyona yakalanma riskini azaltır.
• Yorgunluğu giderir.
• Gerginliği alır, sakinleştiricidir.
• Geniş spektrumlu doğal bir antibakteriyeldir.
• Deri hastalıklarına karşı direnç kazandırır.
• Bağırsaklarda nitrozamine oluşumunu engeller.
• Yoğun çalışma temposunun sebep olabileceği baş ağrılarını önler.
• Zihin yorgunluğunu giderir.
• Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
• Migreni önler.

Önemli uyarı: Kabuk tarçın çayını abartılı olarak tüketmeyin. Haftada en fazla dört-beş kez tüketilebilir daha fazla tüketilmemelidir.

Dönem dönem 15-20 günlük ara verilerek tüketilmesi çok daha etkili olur. Unutmayını, hiç bir bitkisel çay alışkanlık haline getirilmemelidir. Vücudunuzu alıştırmayın. Vücudunuzu alıştırmak demek, ona ihtiyaç duyduğunuzda etkisinin daha az olabileceği anlamına gelir.

Ben kabuklu tarçınla birlikte hibisküs bitkisini karıştırıyorum, böylece içimi daha kolay oluyor,hibisküs bitkisininde ölü hücreleri temizlediği,antioksidan özelliği taşıdıgı biliniyor.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Edepsiz Saçmalık



Gördüm ki sevgilim böyle sikimsonik bir hayata
Derin cümleler, manalı şiirler çok fazla.
Kusura bakma saçmalayacağım biraz
Üzerine sıçramasın, az çekil kenara.

Ben üzülüyorum, sen üzülme.
Çünkü ben, aşkın hükümlerini yerine getiriyorum.
Mütemadiyen ağlıyorum, çünkü aşk yüzüme vurdu
Çünkü aşk, üvey annem gibi biraz.
Gözlerin her geçen gün derime işliyor kendini az az
Gözlerin; birinci kalite cinayet materyali.
Zaten bana da bu yakışır,
Zaten bir şair ölecekse, adı intiharlara karışır.

Ben bugün siyanür içeceğim biraz,
Bunu ben demedim, gözlerin emretti.
Gözlerin emrederse ben ülkemi satarım
Gözümü kırpamam, gözlerinde kaldılar, yoklar
Onurumla beraber...
Aşk insanı onursuz kılar, bunu da çok güzel öğrendim.
Ben seni şimdi küfürlere karıştırıp, bolca teşekkür ederim.


//Dedde.

8 Aralık 2010 Çarşamba

İlknur abla

Henüz pek gelişmemişti,yaşadığımız semt o dönemlerde..
Herkes aynı gibiydi ve herkes birbirini tanırdı.
Kadınların çok azı çalışır ve dedikoduya bol zamanları olurdu,ama bizim evimizin bahçesinde daha hoş sohbetler yapılırdı.Misafirimiz hiç eksik olmazdı.
O misafirler içinde,hep görmek istediğim biri vardı,pek gelmezdi bize.Hatta kimseye gitmez,sürekli çalışırdı.İlknur abla bir evin en büyük kızıydı.Babası ölünce okuldan alınmış,çalışmaya başlamıştı.Babasının ölümü ve okuldan ayrılmasıyla bir anda büyük bir kadın olmuştu sanki.Halbuki henüz 17 yaşındaydı.Makyaj yapmaya,topuklu ayakkabılar giymeye,eve geç saatlerde gelmeye başlamıştı.Annesi sürekli bunlardan şikayet eder, ve herkesin içinde Onu aşagılardı.İlknur ablaya herkes nasihatlerde bulunur,genç kızların daha dikkatli olmasını gerektiğini söyler,kimiside kızlarının onunla arkadaşlık etmesini engellerdi.
Ben onu çok severdim,annemde öyle...
O bunu bilir ve nadirende olsa vakit ayırıp bize gelirdi,annemle dertleşir,benimlede oyunlar oynardı.Bazı ödevlerimde yardımcı olur,çok güzel resimler yapardı.
Bazen onun ögretmenim olmasını isterdim.Öyle güzel anlatır,eğlendirerek öğretirdi ki hiç sıkılmazdım.Bir sevgilisi vardı,çok iyi bilemiyorum ama tahminimce uzaklarda bir yerdeydi.Çünkü bizim evimize zaman zaman mektupları gelirdi.Kendi evinin adresini veremeyeceğinden dolayı annemden böyle bir yardım istemişti.
Bir gün mektubu alıp okuduktan sonra,sevinçten haykırdı,anneme sarıldı.'Geliyormuş' dedi.
Ben çok anlam veremesemde gülümsedim.Elimden tutup, anneme ;
-Biz biraz dolaşalım abla,hem dondurmada yeriz, dedi.
Yolda kıpır kıpırdı,sürekli beni öpüyor,şarkılar mırıldanıyordu.O akşam benide bir heyecan sarmıştı,anlamsız.
Parkta bir banka oturduk,
-Hadi aspirin oynayalım dedi.
Bu bir tür oyundu,ben içimden bir rakam tutacaktım o bilmeye çalışacaktı,üç defa bilemezse yenilmiş olacak ve sonra o rakam tutacaktı.
Çok zevkli olmasada,O'nunla herşey eglenceli oluyordu.Çünkü beni hep anlıyor,dinliyor ve güzel şeyler ögretiyordu.Seviyordum İlknur ablayı.İnsan gibi insandı bana göre.
Aspirin oynamaya başladık,tuttuğu rakamı bir türlü bulamıyordum.
Güldü,
-Ben rakam değil,bir isim tuttum, 'Doğan' dedi.
-Hmm bir kuş ismi dedim, yırtıcıdır.
-Çok bilmiş seni,evet bir kuş türüdür.Ama aynı zamanda benim sevdiğim erkeğin ismi dedi ve tuttu elimden eve döndük.
O gece yakında İlknur ablanın evlenebileceği düşüncesine kapıldım,acaba gider mi?uzaklaşır mı? diye çok düşündüm.Üzülürdüm o giderse..
Bir akşam İlknur ablanın annesi Seval teyze bütün mahalleyi ayağa kaldırdı,kızını arıyordu.
O gece İlknur abla eve gelmemişti.
Ertesi günde..
Sonraki günde..
Polise haber verdiler,hastaneleri aradılar,tüm akraba ve arkadaşlarıyla görüştüler.
Annemde çok üzgündü.Ama sanki birşeyler biliyor ve saklamak zorundaydı.
Bende çocuktum ne yapabilirdim ki,İlknur ablanın dönmesini ve onu görmeyi çok istiyordum.
Seval teyze yine bize geldi ve anneme,
-Sana o Doğan denen adamdan bahsetmişmiydi? diye sordu,
Annem odama gitmemi söyledi ve beni uzaklaştırdı.Neler konuştuklarını çok merak ediyordum.
İşte o ismi bir kez daha duymuştum 'Doğan'.Sevdiği adamın ismi.
Uyuyakaldım..
Tam beş gün sonra İlknur ablayı,bulmuşlardı.Kendisi geri dönmemişti ama reşit olmadıgı için polis takip etmiş ve izini bulup ailesine teslim etmişti.
Amcası ve annesi tarafından öldüresiye dövüldü.Nerden mi biliyorum?
Herkesin gözü önünde,sokak ortasında tekmeler indi sırtına.
Amcası, yarın hastaneye götürüleceğini söyledi,öfkeyle..
Çok ağladım,neden hemen götürmüyorlardı hastaneye.Onun canı yanmıştı,kafasını hiç kaldırmadı,kimseyle göz göze gelmedi.
Sürüklenip evlerine götürüldü.
Ben yarın herşeyin düzelebileceğini ve hastaneye götürülüp iyileşeceğini düşündüm.Nasılsa geri gelmişti artık..Affederlerdi anneler,evlatlarını.
Benim annem hep affederdi çünkü..
Ama cahiliyet esir almıştı o insanları,o anne kızını affetmedi.
Hastaneden dönünce,İlknur abla yine dövülmüştü.Eve hapsedildi.Onu hiç göremiyorduk.
Annem,ziyarete gitti.Döndüğünde aglıyordu.İlknur ablanın nasıl oldugunu sordum.
İyi dedi ağlayarak, 'Babası olsaydı keşke' ..
Sonra elimi tutup, 'Sen düşünme bunları,İlknur ablan iyi,belki yarın bize gelir' dedi.
Ben 'babası olsaydı keşke'sözüne takıldım, Arif amca çok düşkündü kızına.Evet,belki herşey daha iyi olabilirdi.Benim babam Arif amca gibi değildi ama iyi bir annem vardı.
Bu yaşananlardan ne kadar uzak tutulmaya çalışsamda,herşeyi anlıyordum.Kafam karmakarışık olmuştu.Sokak ortasında yaşanan vahşet görüntüsü,hala silinmedi hafızamdan.
Sonra unutuldu yaşananlar,İlknur ablayı yine görmedim ama artık buna alışmaya başlamıştım.
Komşularımız yine geliyordu bahçemize,çay ve yanında güzel ikramlar..
Hiç konuşulmuyordu İlknur abla artık.
Annemin belki gelir sözü,hep aklımdaydı.O benim en iyi arkadaşımdı.Bekliyordum elbette.
Ama gelmedi.
Sabah saatlerinde,herkes sokağa fırlamıştı o gün.İlknur ablaların evinin önünde,bir ambulans vardı.
O'nu hastaneye götürdüler.Herkes aglıyordu.İntihara kalkışmış ve bileklerini kesmişti İlknur abla.
Herkes birşeyler söylüyordu haykırarak..Değdimi şimdi?Ne suçu vardı kızın? Bıraksaydınız evlenseydi gibi..
Sonradan anladıgım, Doğan diye bahsettiği sevgilisiyle kaçmış ve İzmir'e yerleşeceklermiş.Fakat yaşından dolayı ailesine teslim edilmiş,ailede sevdiği adamı istememiş..gibi klasik bir hikaye.
Ama dram dolu,acı dolu,cehalet dolu bir hikaye.
İlknur abla bir zaman sonra iyileşti.Ama ben onu hiç görmedim.
Son oyunumuzdu aspirin oyunu,ondada mızıkçılık yapmış ve rakam yerine sevdiği adamın ismini tutmuştu içinden..Bana göre yırtıcı bir kuş ismi dediğimde gülmüştü hani...
Çalışmaya başlamış ve tekrar evi terketmiş..Nedendir bilmiyorum evli bir adamla hemde.
Bizde o sene içerisinde ,mahalleden başka sebeplerle taşındık.
O'nu hiç görmedim bir daha.Çocuklugumda oldugu gibi hala..Sadece haberlerini alıyorum.
Kayıp bir hayattı onunkisi, babasının ölümüyle hayat onun için zincirleme kazalarla doluydu.
Onu tüm bunlara iten sebepleri görememişti hiç kimse.
Ben görüyorum ve yazmak istedim.
Onun hayatı çok daha iyi olabilirdi.Çok zeki,çok güzel bir kızdı O.
Şimdi Akdeniz'de bir şehre yerleşmiş,yalnız yaşıyormuş.Ailesiyle hala görüşmüyor.
Bunu nerden mi biliyorum? Onu benim gibi anlayan birinden duydum .Annemden!
İlknur ablalar gibi sürekli çekiştirilip,hırpalanan tüm hayatlara bol şans..


F.T.

2 Aralık 2010 Perşembe

Büyük insan olmak..

Küçük insanlar büyük insanlar karşısında aşağılık duygusuna kapılırlar.Ve bununla baş edebilmek için de sahip oldukları tek silah, büyük insanların yaralarını deşmektir.Büyük bir insan yara aldığı zaman küçük insanlar akbabaların leşe hücum ettiği gibi hücum ederler ona..Büyük insan küçük insanlara onların yöntemleriyle karşılık vermez.Kendi yaralarını iyileştirmeye çalışır.Çünkü bunu yaparsa bilir ki küçük insanların silahlarını ellerinden almıştır...

Beni böyle sev seveceksen,oldugum gibi göreceksen


İnançlarım,özgürlüğüm uğruna nelerden vazgeçtiğimi tek tek sıralamayacağım şimdi.

Zorlama kendini,böylece sevemiyorsan beni.

Böyle işte,aynen oldugum gibi!

Bir gün öleceğim ben,yaşlandığımda gençlere bakıp iç çekeceğim,özleyeceğim geçmişi.Anılar canlanacak gözümde..

Ben öleceğim diyorum alıyor mu kafan?

İşte bu yüzden kimliğimi çalmaya kalkma.Değiştirmeye çalışma beni.

Sevgime bak,sımsıkı sarılmamın hiç mi önemi yok?

Senin istediğin gibi olmam mı?Mutlu olmam mı önemli?

Kuklalara bak,bazıları çok şirin,sempatik görünselerde ruhsuz değiller mi?

Benim bir ruhum var.Tıpkı senin gibi..

Güzelsek seninle,değiştirme eşlik et gülümsememe..

21 Kasım 2010 Pazar

Neyse..

Hayatı tersine yaşıyor gibiydim..
İyiye gideceğine kötüye gidiyordu.Tedavisi olumlu sonuç vermeyen,umutsuz bir hasta gibiydim.Hastalıga teslim olmuş,bir köşede ölümü bekleyen çaresiz bir hasta gibi.
Kimsenin refakat etmediği,karanlık bir odada yapayalnız biri gibi tıpkı..
İşte böyle bıraktım hayatı akışına,bu derece kafasını gözünü patlattım hayallerimin.
Aşkı tekmeledim,sevgileri savurdum,küfürler yağdırdım.Aşkın asıl yüzünü gördükten sonra,düşman edindim kendime..
'Defol git hayatımdan,hayat sensizde yaşanabilir' dedim..Gitmek bilmedi.
Bende canını yaktım işte..Defolup gitsin diye.İyi oldu ona,çok şımarmış ve beni dinlemez olmuştu son günlerde..Yalan olmuştu yalan!
Tekmeledim,tokatladım yüzünü..Dagıttım herşeyi,tüm anıları savurdum.
Gitti..Hemen iyileştirdi kendini başka yalanların şefkatiyle..neyse..neyse...neyse...
Evet ben hastayım.Evi kim toparlayacak şimdi?
Her yerde aşkın kan izleri var..ve can kırıkları!
Bir şarkı çalıyor...nırınırırım artık ben vazgeçtim,yalnızlığı seçtim..

18 Kasım 2010 Perşembe

Hitinizi Arttırmak İçin

Bazı yazılarımda, hit artırmak için öneriler ve linkler yayınlamıştım.Şimdi önerdiğim bu sistemlede sitenizin ziyaretçi sayısını artırabilirsiniz. Ben faydasını görüyorum,sizede tavsiye ederim.
Hitiniarttir.com hit arttırma sistemiyle ,sitenizin hitini arttırmak İçin, üye olup sisteme sitelerinizi ekleyiniz.
Sistem Özellikleri
Üyelik Sistemi
Kredili Hit Kazanma
Sınırsız Site Ekleme
20 Saniyeli Kredi Kazanma Süresi
Referans Sistemi İle Daha Çok Kredi
Kredi Aktarma

Siteni eklemek için tıkla!

12 Kasım 2010 Cuma

Hastalıgım nüksetti yine

Özlemek,
Aşkı,sevgiliyi,ilk öpüşü falan değil,
Akdeniz'i özlemek benim ki..
Yaralarımı sarıp,merhem olan herşey gibi,
Özledim Akdeniz'i..
Keşke yine alsa beni,
Hastalıgım nüksetti,
Gitmelerim deliriyor işte!
Yaralarım kanıyor yine,
Koşarım bu defa çağırsa beni..
Denizde açarken gözümü,
Toroslar 'dök içini bize' dese..
Bu defa hiç üzmezdim onları belki,
En iyi sevgilimdi her biri.
Hiç sevişmediğim..


F.T.

9 Kasım 2010 Salı

HEP KAHIR


Hep Kahır

Dur! bırak kaynasın kahvenin suyu,
Bana İstanbul'u anlat nasıldı?
Bana boğazı anlat nasıldı?
Haziran titreyişlerle kaçak yağmurlar ardı
Yıkanmış, kurunurmuydu yine o yedi tepe
Ana şefkati gibi sıcak bir güneşle

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste,
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...

Dur! bırak, kalsın, açma televizyonu
Bana istanbulu anlat nasıldı?
Şehirlerin şehrini anlat nasıldı?
Beyoğlu sırtlarından yasak gözlerimle bakıp
Köprüler, sarayburnu, minareler ve halice öv
Diyiverdin mi bir merhaba, gizlice

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...

Dur! bırak, kımıldama, kal biraz öylece n'olur
Kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi
Şimdi gel sarıl, sarıl bana kınalım
Gökkubbenin altında ordada beraber
Çok şükür diyerek yeniden başlamanın hayali
Hasretinin çölünde sanki bir pınar gibi

İnsanlar gülüyordu de
Trende, vapurda, otobüste
Yalanda olsa hoşuma gidiyor, söyle.
Hep kahır, hep kahır, hep kahır
Bıktım be...


Cem Karaca

Siyah beyaz


İnsanlık işte;
Öldürülen,aldatılan insandı,
Öldüren ve aldatanda..
Doğuranda,boğanda insandı,
Bir öpüşme sahnesinde,
İnsanlar vardı,
Bir cinnet anında da..
Sevdi,aşık oldu kimisi,
Bazen nefret etti,
Zamanla,
Merhamet stokları tükendi.

Tarla eken şalvarlı kadındı,
Tarlabaşında file çoraplı,
Aşk acısı çekene yazıktı,
Çekip gideni, çekip vurmakta vardı,
İnsanlık elini kana buladı..

Bir baba vardı,
Onu görünce titrerdi çocukları,
Bir başka babaydı ki,
Daima sımsıkı sardı sarmaladı,
Bir başkası ise sadece alkol kokardı,
Kızı onu hep öyle hatırladı,

Sadece başkası..


İnsanlık işte,

Dans ederken ne güzeldi,

Mutlu aile fotoğrafları,

Delilikte güzeldi,

Katillikten,

Ve bir bebeğin gülüşü,

Metreslikten,

Hoşgeldin,

Ne güzel kelimeydi..



F.T.

5 Kasım 2010 Cuma

Kaçık çoraplarım


Gitmek istememden daha çok ilgilenildi,
O gün ne giydiğimle,
Gözyaşlarına boğulmamdan daha önemliydi,
Makyajımı biraz abartmam,
Yürüdüğüm yol,
Kaçık çorabımdan önemsizdi,
Ölmek isteğimle,
Bedenim kadar ilgilenilmedi.
Suskunluğum farkedilmedi,
Çığlığımda,
Kimin ne dediği kadar önemli değildi..

Geçmişteki acılarım,
Kabuslarım olurken,
Çalan telefonumun hesabını vermek lazımdı.
Kimdi? Ne zaman bitmişti? arayan,
Ve yine bendim ağlayan..
Önemsizdi..sustum,
Vazgeçtim anlaşılmaktan..
Takıldım,çorabım kaçtı..


F.T.

31 Ekim 2010 Pazar

Tutunduğum her yerde tırnaklarımı bıraktım. Yükseğe çıkacağım derken ben hep aşağılara kaydım. Şimdi en dipteyim artık...

30 Ekim 2010 Cumartesi

Keşke..

Keşke,
Suya ihtiyaç duymasam
Beslenmek zorunda olmasam,
Sen yoksun ya, gözyaşlarım yetebilse keşke bu acıya.
Konuşmak zorunda kalmasam,telefonlar çalmasa.
Birileri olmasa etrafımda..
Doyasıya ağlayabilsem.
Yoksun ya,
Keşke olsan,
Ama yoksun ve keşke başkaları olmasa.
Anlamıyorsun!
Ölüyorum..
Bıraktım hayatın kollarına bedenimi,
Parçalıyor..kırıyor...ezip geçiyor
Hıncını alır gibi sanki,
Yoklugunun yanında bunlar zevk gibi,
Senin acının tarifi yok..
Keşke,
Şu perdeler hep kapalı kalsa,
Beni bana bıraksa herkes,
Yüzüme bakılmasa hatta,
Unutulsam,
Burada anılarımızla yok olsam...
Kazagın olsa sadece üzerimde,
Sadece senin kokun..
Gözlerimi dikip tavanı izlediğimde,
Sadece senin hayalin dikilse karşıma..
Keşke telefonlar çalmasa..
Beni bana bıraksalar,
Yok olsam acınla..

F.T.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Hibiskus Nar Çiçeği ile ölü hücreleri temizle!

Hibiskus’un latince adı Kerkedeh’dir. Kerkedeh ise Sudan çöllerinde yetişen susuzluk gideren bir bitkidir. Zaten latince ismi olan Hibiskus da vücuda şifa veren, ferahlatan anlamındadır.
Çay gibi demlenip içilir. Sudan’ın geleneksel bir içeceğidir. Halk dilinde yaprakları güle benzetildiği için Mekke gülü ya da Nar çiçeği olarak da bilinmektedir.


Hibiskusun Faydaları:
Ölü hücreleri yenileyicidir.
Kandaki şekeri düzenler.
Yüksek tansiyonu olanlara iyi gelmektedir.
Grip ve öksürükte nefes açıcı olarak kullanılmaktadır.
Böbrek iltihabına iyi gelmektedir.
Kireçlenmeyi önleyicidir.
Yüksek miktarda C vitamini içermektedir.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Babam beni anlar mı?

Çocuğun seviyesine inin. Unutmayın ki, o erişkin olmadı ama siz çocuk oldunuz. Onun yaşlarında neler yaşadığınızı, hissettiğinizi hatırlayıp ona daha iyi yaklaşabilirsiniz. Yoksa çocuğunuz sizi “anlamadığı bir dilden konuşan yabancı bir rehber” gibi görebilir.

Bunun en sık rastladığım bir örneği, his ve fikirlerini paylaşmayan çocuklardır. Çocuk bir yığın sorun yaşamakta, içini şüphe ve korkular kemirmektedir ama ailesine hiçbir şey anlatmamaktadır. Çünkü anne-babanın tüm yaptığı, “evladım, bir derdin varsa anlat” demekten ibarettir. Oysa çocuk “Onlar büyük ve olgun. Benim korkularımı anlamazlar her halde.” diye düşünebilir ve hislerini paylaşmaz.

Okula gitmek istemeyen bir çocuk getirilmişti bana. Ailesine hiçbir sebep söylemiyordu. Ben çocuğa önce, onun yaşında iken okulla ilgili yaşadığım kendi tedirginliklerimi anlattım. Karanlık okul yolu, çocuk kaçıran çingene söylentileri vs. derken çocuk, “saçmalama amca, ben onlardan korkmuyorum, sadece bir arkadaşım beni dövüyor” deyiverdi. Sebep anlaşılmıştı.

Siz de zaman zaman kendinizi onun yerine koyun, kendi çocukluğunuzu da hatırlayıp neler hissettiğini tahmin etmeye çalışın ve mümkün mertebe onun dilinden konuşarak duygularını paylaşın. Siz bir adım atarsanız o koşarak gelecektir.

Siz onu anlamaya çalışmazsanız o sizi nasıl anlasın?

“Dar daire”ye vakit ayırın.

“Yata yata büyüyen” karpuz bile bakım ister.

Sizin vasıtanızla dünyaya getirilmiş ve her şeyi öğrenmeye muhtaç, nazik, hassas o masum yavruların günde 1-2 saat ilginize hakkı yok mudur? “Meyvenin 4. meselesi”nde geçen “dar daire”lerin en ehemmiyetli olanlarından biri aile değil midir? Falan futbolcunun ayakkabı numarasını bilip kendi çocuğununkini bilmemek, Başbakan’ın konuşmalarında hastalık işaretleri ararken kendi çocuğunun sözlerini yarım kulakla dinlemek komik kaçmıyor mu? Hatta sevgili Metin Karabaşoğlu’nun bir yazısında dediği gibi, soru soran çocuğuna “lütfen beni rahatsız etme, kitap yazıyorum” demek bile (işin içinde hizmet olsa dahi) hata değil midir?

Mumlardan örnek vermeyin lütfen, güneş dibine de ışık veriyor.

Dr.Yusuf Karaçay

Cennetteki gazoz nehirleri

Çocuğa hayatın, ölümün, varlığın anlamına dair temel bilgileri verin...
Çocuğunuz 3-5 yaşından itibaren çevresinin ve dünyanın farkına vardığında ve “neden, nasıl” soruları başladığında sizden her konuda, özellikle de varlığın ve ölümün anlamına dair açıklamalar isteyecektir. “Anne sen de ölecek misin? Ölünce ne olur? Baba, Allah nerdedir?” gibi sorular peş peşe gelir bu dönemden itibaren. Siz de cevap verin tüm sorularına, onun anlayacağı dilde. Unutmayın, öğrenmeye hazır olmasalar sormazlar zaten. “Bu yaşta Allah’ı, ölümü, ahireti anlatmak erken” deyip kaçamak cevap veren ailelerin çocuklarında çok çeşitli ve sebepsiz korkular görülebilir. Cevabı alınamamış her soru o minik beyinlerde kıvrım kıvrım şüphe ve problemler doğurabilir.
Hiç unutmam, küçüklüğümde anneme sormuştum:
- “Anne biz ölünce ne olacağız?”
- “Cennete gideceğiz yavrum.”
- “Tamam da, ondan sonra ne olacak? Yani Cennette ne kadar yaşayacağız?”
Annem “bu çocuk bu yaşta sonsuzluktan anlamaz her halde; uzun bir zaman söyleyeyim de rahat etsin” diye düşünmüş olsa gerek ki,
- “1000 yıl yaşayacağız yavrum” demişti.
O kadar üzülmüştüm ki.
“İster 10 yıl, ister 1000 yıl, sonuçta yok olacaksak ne anlamı var? Ben sonsuzluk istiyorum, yok olmak istemiyorum” demişti o küçücük zihnim bile. Siz anlatın çocuklarınıza bildiklerinizi. Allah’ı, Kur’an’ı, ahireti. Özellikle de melekleri unutmayın. Kendilerini koruyan, kollayan, her yerde bulunan görünmez varlıklara inanmak, “öcülerden”, çizgi filmlerdeki hayali canavarlardan korkan ruhlarına ilaç gibi gelecektir.
Peygamberimizin ve İslam büyüklerinin hayatını anlatmak da çok önemlidir. Zira büyüyen bir fidan gibi olan çocuk ruhu kendisine örnek alacağı mükemmel kişiler arar. Siz o zatları çocuğunuzun hayallerine ideal olarak kazımazsanız, çocuğunuz “Pokemon eğiticisi” veya “Zeyna” gibi olmayı kendine ideal seçebilir.
Ancak dini eğitim verirken abartılı bir zorlamaya kaçmamak da şarttır.
Dr.Yusuf Karaçay

Göğüs kanseri belirtileri ve öneriler


Meme kanseri: Nedeni bilinmemekle be­raber, bazı ailelerde daha sık rastlandığı ve çocuğunu emzirmiş kadınlarda seyrek görüldüğü iddia edilir. Kadınlarda sık oluşan, erkekte de rastlanabilen bir kan­ser türüdür.

Belirtileri: Memede, ağrılı ya da ağrısız, sert bir kitlenin belirmesi veya meme ucundan kanlı ya da temiz bir sıvının salgılanması, klasik belirtileridir. Aynı taraftaki koltuk altı lenf bezlerinin şişmesi ya da tümörün üstüne gelen de­rinin pürtüklenmesi de görülebilir. Bir tip kanserde, başlangıçtaki görünüm, me­me ucu egzamasını andırır. Bazı ender rastlanan, çabuk ilerleyen vakalar dışın­da, kitle çok yavaş büyür, fakat ergeç,tedavi edilmeyen kanser, lenfatik sistem ve kan dolaşımı yoluyla vücuda, özellikle omurga ve pelvis (leğen) kemiklerine ya­yılır ve buralarda ortaya çıkan belirtiler başlangıçta, asıl hastalığı hatırlatır cins­ten değildir.

Meme Kanseri İçin Öneriler:
• Göğüslerinizi regl döneminden 5 gün sonra muayene edin. Çünkü vücudun regl döneminden sonra ödemi atabilmesi ancak 5 gün içinde olur ve her banyoda göğüslerinizi muayene edin. Muayene ederken koltuk altlarınızı unutmayın.
• İlk muayenelerde elinize kitleler gelecektir. Bu göğsün kendi yapısından kaynaklanmaktadır. Zamanla bu kitlelere alışırsınız.
• 20 yaşından sonra her kadında kitleler oluşabilir. Bu normaldir. Bunlar kötü kitleler değildir.
• 35–40 yaşına kadar yılda veya 6 ayda bir ultrason muayenesi yeterlidir. Bu yaşlardan sonra mamografi çekimi uygun olur.
• Meme kanseri 5 evreden oluşuyor. İlk iki evresi mamografiyle tespit edilebilir. Önemli olan kanserin 4. evreye ulaşmamış olmasıdır. Günümüzde hastaların memeleri alınmadan kanseri atlatabiliyorlar.
• Belirli yaştan sonra oluşan kitleler gözlem altına alınmalıdır. Kitlelerde büyüme kanser riskini çoğaltabilir. Ancak bu her zaman böyle değildir.
• Bazı doktorlar ailede göğüs kanser hikâyesi olanları diğer kadınlara göre %50 risk altından olduğu görüşündeler.
• Bazı kitleler ağrı yaparken bazı kitleler ağrı yapmayabilir. Yalnız her ağrı kötü şeylerin işareti değildir. Memedeki bazı ağrılar süt bezelerinden de kaynaklanabilir.
• Doktorlardan çekinmeyin. Özellikle ailenizde meme kanseri hikâyesi varsa mutlaka düzenli kontrollerinizi yaptırın.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Tesadüf bu ya..


Tesadüf bu ya aynı kol saattinde durmuşuz..
Sen sabaha karşı kalkan bir uçaksın.. Ben bir kadeh daha içsem iyi olacak limited şirketi.. Bıraksam yani bıraksam kendine çekilecek çok cinayetli bıcaksın..
Eski sevgiline dönüyorsun kalbin tek kapılı buz dolabı..
Her yer kirli çünkü her yer çiçek açmış.. Eşyalar hafızasını kaybederse acımaz vurular adamı.. Üstelik.. Üstelik.. Bildik bir şarkıdan hamileyiz hepimiz..
Doğursak doğursak iki notalı ezgiler doğururuz çalıntı da sen zaten doğursan o hüzünlü şeyi bana fırlatıp kaçıcaksın.. Varsa bir nöbetçi bar.. Bir bar daha getir bana içerden lütfen bol yolluklu.. Ben dışardan seni sevsem iyi olacak limited şirketi.. Sen de iç, içkiye sevişe sevişe alışacaksın.. Yahut gerisin geriye ismimi söyle ismim tersten fazla anlamsız.. Yaşadıklarımız şimdi fazla fazla anlamsız tersten.. Gittiğini düz söyle bari tersten söylersen sende anlamayacaksın.. Tesadüf bu ya aynı kol saattinde durmuşuz.. Ben geçirmeye gelmesem seni iyi olacak limited şirketi.. Sen zaten kanatlarını kopardın artık yalnızca ellerinle uçacaksın.
K.İSKENDER

3 Ekim 2010 Pazar

SARI ŞEY - KÜÇÜK İSKENDER

SARI ŞEY- KÜÇÜK İSKENDER ŞİİR KİTABI
Küçük İskender, sarı ve lacivertin hüküm sürdüğü topraklardan, insanlardan, patolojiden aldığı aşk ve şiddetle Akdenizli bir ağıt yakıyor. Anadolu Afrika oluyor. Portakal Hollanda oluyor. İstanbul tüm başkentler oluyor.Recep Leonardo oluyor. Arabesk Blues oluyor. Ortadoğu'nun milli takımı çok uzaklarda amatör bir çete oluyor. Eşyalar şey, şeyler hiçbir şey oluyor. Sarı Şey, bizi daha da sarıyor, sardıkça sararıp sarpasarıyor.İşte şimdi tam da sara'rmak zamanı!

UCUBE
ey devlet , beni de ötekileştir !
çünkü ötelenen , merkeze göre menzile daha yakındır.
ey devlet , beni de başkalaştır!
çünkü başkalaşan , sana benzemeyi bırakmıştır.
ey devlet , beni de yabancılaştır!
çünkü yabancılaşan , neden sevilmediğini anlayacak kadar
düşünmeye başlamıştır.
ey devlet , beni de farklılaştır!
çünkü farklılaşan , rasyonel evrimin yolcusudur.
ey devlet , beni de dışla!
çünkü dışlanan , içeriden çıkmış ve yeni şeylerle karşılaşmanın
heyecanına kapılmıştır.

K.İSKENDER

1 Ekim 2010 Cuma

Qzone


QZone
İncelmenin ve ince kalmanın en doğal yolu!

QZone İnceltici Krem uzun araştırmalar sonucunda ortaya çıkan, neredeyse tümü besin niteliğindeki hammaddelerin oluşturduğu doğal bir formüle sahiptir. Qzone ürününün temeli ozonlanmıs zeytin yağı kremi'dir. Ozon yağı; Ozonlanmış yağ cilt bakımı konusunda devrim niteliğindedir. Saf oksijen molekülleri ozonlanmış zeytin yağının içinde krem olarak bekletiliyor ve kolayca deriye masaj yapılarak nufus ediyor.Bebek gibi bir tene sahip olabilmek ozonlanmış yağ ile mümkün. Sağlıklı, ışıl ışıl parlayan, güçlü bir cilde sahip olabilmek için ozonlanmış yağ en uygun çözüm. Ozonlu yağın hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır tam tersine oldukça etkilidir, kortizonun doğal alternatifidir.Ozonlaşmış yağ ile Qzone 'un mucizevi bitki özleriyle meydana getirilen krem sayesinde artık ölçülerinizi kontrol etmek ve portakal kabuğu görünümününü ortadan kaldırmak elinizde.Bilgi için tıklayınız




14 Eylül 2010 Salı

Yalnız kadın tribi



Çok güçlü olsakta,kendi ayaklarımız üzerinde durabilsekte,kimseye ihtiyacımız olmadıgını söylesekte zaman zaman...Yalnızlık zor ve korkutucudur.


Çalışmak,işe gidip gelmek,evde zaman geçirmek dışında yalnız yürümek,bir kafede tek başına zaman geçirmek,yalnız yemek yemek bakıldıgında normal görünsede yalnız insan için çok zor bir durumdur.


Bir haftasonunu evde geçirmek istemiyorsunuz ama bir planınızda yok diyelim sevgili yalnız kadın,dediniz ki ;'Yalnızsam ne olmuş yani,çıkıp dolaşabilirim,ben böylede mutluyum,hayattan yalnızkende zevk alabiliyorum' .Yataktan fırlayıp,duşunuzu aldınız,bir kaç kıyafet denedikten sonra giyinmeyide başardınız, makyajda tamam,saçlar fönlendi.Nihayet evden de çıkıldı!.....


Bir kafeye gidip oturdunuz,yalnızsınız.Eee şimdi ne yapıcam tribine girmek çok doğaldır.Bu durumda varsa yanınızdaki laptop imdadınıza koşar ve 'evet yalnızım ama yapacak işlerim var,normalde böyle yalnız bir kadın değilim,maillere bakacağım' imajı verirsiniz..Ya da öyle düşünürsünüz.Diğer seçenek cep telefonunu kurcalamak,mümkünse birilerini aramaktır ki bu durumda ; 'Şimdilik yalnızım ama belki birilerini bekliyorumdur' mesajı verdiğinizi düşünürsünüz.Hatta sigara içenler için,o anlık sigara yakmak bu boşlugu doldurabilir.Yanınıza bir dergi almışsanız daha şanslısınızdır,en azından dergiye gömülür,çevreyi unutursunuz.


Ne kadar çabalasanızda bir anlık boşlukta,biriyle konuşma ihtiyacı duyarsınız.Karşınızdaki masada üç tane kikirdeyen kız arkadaş görmek,size bön bön bakan erkekler,yüksek sesle yaptıgı şakalara gülen bir grup genç ise felaketiniz olabilir,kıskançlık devreye girebilir.Herşeye hazırlıklı olmalısınız.


Günün sonunda ya iyi birşeyler olur yada olmaz,ya güzel sakin bir gün geçirilip,yalnız kadın kendini ödüllendirir,ya da olumsuzluklara takılıp üzülerek eve gelir.Ya kapıdan zıplayarak heyecanla girilip şarkılar söylenir,ya da anahtarlar bir kenara hışımla atılıp,oturup bir güzel zırlanır,veya gayet sakin bir şekilde yeni aldıgı filmler izlenir,dergiler karıştırılır.Ama o gün nasıl geçerse geçsin,başkalarına 'güzel bir h.sonuydu kendimi ödüllendirdim,yalnızlık hiçte sorun değil' mesajları verilir.


Aslında yalnızlık sorun değildir zaten,ama zordur,korkulur.Yalnız kalmayayım diye,etrafımda sırf arkadaş olsun diye birileriyle arkadaşlık kurmaktan,paylaşımsız menfaat dolu arkadaşlarla olmaktan çok daha iyidir aslında yalnızlık...

Funda Türkmen

12 Eylül 2010 Pazar

Kilit

Zordu teslim olmak,
Uykuya,
Her gece gibi yine..
Rüyamda gördüğüm,
İcra tebligatı,
Bir türlü ulaşamıyordu,
Gelen postacı,
Ben koşuyordum,
O gidiyordu,
Aşklarım gibi..
Vazgeçtim sonra,
Neyim vardı ki alınacak,
Bende hiç ben kalmamıştı,
Evde de telefon kablosu,
Ben vazgeçince,
Kapı zili hiç susmadı,
Beni arıyorlardı,
Tıpkı aşklarım gibi..
Açmadım kalbimi,
Kapıyı işte yani..


F.T.

10 Eylül 2010 Cuma

Fişi çekilesiceler


Evet-hayır kavgası her an her yerde,herkes çok gergin.

Bazı sosyal paylaşım sitelerinde, siyasi tartışmalar çoğunlukta.

Nasıl bir türdür anlamadım ama kendi düşüncesini zorla herkese düşündürtmek isteyen,dayatan,ısrarcı bir kesim var..Bu kesim genelde bencil,eleştirilere tahammülsüz fakat sürekli eleştiren,kendinden başkasının düşüncesine saygı duymayan türden..

Sezen Aksu referandumda evet diyeceğini açıkladıgı için epey tepki alıyor.Bende onun bir şarkısını sayfamda paylaştıgım için!

Kendinden başkasını Türk olarak görmeyen,her an herkesi duyarlı olmaya davet eden,ama insanlıkla alakası olmayan,sanattan sanatçıdan,şarkıdan anlamayan,nasıl bir söz etsemde ilgi çeksem diye bakan,siyasi yorumlarıyla beni bıktıran,ne bu hırs? dediğimde ; 'biz bu hırs sayesinde yarımda olsa bagımsız bir ülkeyiz' diyen zihniyet bi s*ktirin gidin..
klavye delikanlıları sizi..


F.T.

9 Eylül 2010 Perşembe

Çocuklarda Cinsel Taciz Etkileri


‘’Bir zararı belirlemek soğan soymaya benzer, her birinin altından bir başka biri çıkar.’’

Cinsel tacizin çocuklar üzerinde, uzun veya kısa vadeli, psikolojik ve fiziksel birçok etkisi vardır.

Genel olarak:

-Korku: Saldırganın çocuğa baskı uygulayıp, olanları başkalarına söylememesi, sır kalması konusunda söz verdirmesi ve bunun sonucu olarak da çocuğun sonuçlardan korkarak olup bitenden bahsedememesi, başkaları tarafından inanılmayacağı ve yalnız kalacağı düşüncesi, Çaresizlik/Güçsüzlük: Çocuğun kendini çaresiz, seçeneksiz hissetmesi ve çoğunlukla kendi hayatı, hatta kendi vücudu hakkında bile söz sahibi olmadığı düşüncesi,
-Suçluluk ve Utanç: Çocuğun bir şeylerin yanlış gittiği düşüncesiyle, başkalarını değil, kendini suçlu hissetmesi. Saldırganın etkisiyle, kendini kötü bir insan olarak görmesi,
-Kendini sorumlu hissetme: Saldırganın zorlama ve baskıları nedeniyle, gerçekleri söylediğinde, ailesinin darmadağın olacağı, her şeyin kötüye gideceği ve ne olursa olsun bunların olmasını engellemek için olanları saklı tutması gerektiği düşüncesi,
-Soyutlama: Mağdur çocuklar, diğer çocuklardan farklılaşır, çünkü her zaman saklayacakları bir şeyler bulunur. Bunun sonucu olarak da çocuğun kendini ebeveynlerinden, kardeşlerinden ya da arkadaşlarından bir ‘’sorunlu ‘’ damgası yememek için kaçması,
-İhanet hissi: Çocuklar anne babalarının kendilerini beslemesi, büyütmesi ve koruması gerektiğine inanırlar. Böyle bir olayın, çok sevdiği ve güvendiği ailesinin onu iyi koruyamadığı, yalnız bırakıp, ihanet etmesinden dolayı gerçekleştiği hissine kapılması,
-Mutsuzluk: Çocuğun -özellikle saldırgan çok sevdiği ve güvendiği biriyse- kendini yenik ve güvensiz hissetmesi,
-Anımsamalar: Bu tür anımsamalar uyanıkken rüya görme şeklindedir. Bu anımsamaların bir koku, bir söz, bir yer ya da bu gibi hatırlatıcı her hangi bir şeyle dürtülmesiyle, çocuğun olay anını ve olanları hatırlayıp, aynı şeyleri tekrar yaşıyormuş gibi hissetmesi psikolojik etkiler arasındadır.

Uzun vadede, yetişkinliğe de taşınacak etkiler de bulunabilir. Bunlar:
-Sinirlilik, tedirginlik ve uyku sorunu,
-Özgüven eksikliği,
-Vücudunun zarar görmüş, kötü olduğu hissi,
-Sömürülme ve kötüye kullanılma düşüncesine yönelik kırılganlık,
-Toplumdan ayrışma,
-Güven sorunu, kendisi hakkında bahsedememe ve bunların sonucu olarak sosyal ilişkilerde başarısızlık,
-İştah bozuklukları,
-Orgazm olamama, cinsel ilişkiye girme korkusu,
-Ona bakıp, koruyamama ve iyi bir veli olmayacağı korkusundan dolayı çocuk sahibi olmak istememe,
-Panik atak ve anımsamalar,
-Bilinçaltından gelen suçluluk, sinirlilik ve yeniklik hissi,
-Travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlardır.

Bütün bu etkiler kişinin gelişimini ve değişimini doğal olarak etkiler. Bunlardan sıyrılmanın en iyi yolu, sorunu erken keşfetmek ve tedaviye yönelmektir.

8 Eylül 2010 Çarşamba

Alpha

Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak kanıma karışmakta
yokluğun!

Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun
aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!..
anladım ki:

aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun!

Küçük İskender

5 Eylül 2010 Pazar

ZENCEFİL

ZENCEFİL

İştah açıcıdır,
Antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar,
Mideyi düzenler,
Mide bulantılarını giderir,
Mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir,
Bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar(colic),
Solunum yollarını açar,
kanın yapısını daha akışkan hale getirir(ki bu kalbin daha rahat çalışmaı demektir)
Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir.
Zencefil gerçekten iyi bir anti oksidandır(oksitleri temizler dışarıya atılmasına yardımcı olur)
Kalp ritminin düzene girmesini sağlar,
özellikle romatizmal rahatsızlıklarda bin yıllardır kullanılmaktadır.
Baş ağrılarını giderici özelliği vardır,
Uykuyu rahatlatır,
Kandaki kollesterolu diğer bir çok bitkiye nazaran daha fazla oranda düşürür,Bu ve buna benzer daha bir çok faydaları vardır zencefilin.
Kanser ve Zencefil
Zencefil bitkisi son zamanlarda kanserle savaşta "destekleyici tedavi olarak" kullanılmaktadır. Dünyada azımsanmayacak sayıdaki bilim adamı zencefilin "kanserle ve buna benzer tehlikeli hastalıklarla" savaşta "destekleyici tedavi olarak" kullanılabileceğini kabul etmektedir.
Zencefilin Vücuda Alınma Yöntemleri
1- Zencefil çaylarla birlikte alınabilir özellikle yaş zencefil dilimlenerek fincan içerisine konmuş çayda bekletilir.2- Toz halindeki zencefil bal ile özenerek alınabilir.3- Ayrıca çay, bal, zencefil karışımı da oldukca etkili bir tiryaktır.4- Bunlardan farklı olarak zencefil "toz olarak" 1 gramlık dozlarla doğrudan alınabilir(özellikle hamilelerde)5- Zencefilin diğer bir alınma yöntemi de zencefilli yemek, pasta ve tatlılarla olmaktadır.NOT: Zencefilin yaş ve taze olarak alınması tavsiye edilen bir yöntemdir.
Önemli NOT ;Zencefil her nekadar mucizevi bir bitki de olsa 2 yaşın altındaki çocuklarda kesinlikle kullanılmamalıdır. Buna çok dikkat edilmelidir.
kynk: sagliksifa.com

4 Eylül 2010 Cumartesi

ÖLÜMÜ DE KUSACAĞIM



çınar ağaçları ölüm orucunda
hasarat ayaklarımla geldim geceye
bu şehir şimdilik şurda unutulsun
uzun bir bıçak vardı ya avucumda
kendi kendini kanatırdı sessizce


sevdiğim adamın adı: sokak adları
sokak atları ve sokaksız yalnızlığım
içimde tuzlu bir mağma taşırmışcasına
yüzüme geldim yüzümde kuru çam yaprakları
çamlar dediysem inanmanız da gerekmez
pencerelerden sarkıtılan
kaçık erkek çorapları... aaah! ölüm!
zulmettikçe hicvedeceğim seni
içeceğim anasını satayım
kusacağım da! her yere bakan gözlerimle...
tut elimden istanbul!
tut elimden pis orospu!
tut ki elim sana bir mektup gibi kanasın
tut ki elim bir an olsun sıcak
bir an olsun bir sübyan ağlayışı gibi
imzasız kalsın!




Küçük İskender

1 Eylül 2010 Çarşamba

Limit sizsiniz


Mümin Sekman, en sevdiğim,takip ettiğim yazarlardan biri,ilk olarak okuduğum 'Limit sizsiniz' oldukça akıcı,kelime oyunlarının ve benzetimlerin bulunduğu cesaret verici bir kişisel gelişim kitabı.Bu kitaptaki başarı üzerine yazılanlar,benim gibi sizi de kamçılayacak..

Yayınlandığı günden itibaren kitap listelerini alt üst eden ve 2 yılda 500 bin satan "Her Şey Seninle Başlar"ın yazarı Mümin Sekman'dan yine çok başarılı bir kitap: Limit Sizsiniz.

Limit Sizsiniz
Açılmamış Kanatların Büyüklüğü Bilinmez


Arka Kapak

Önce kendi kanatlarına güven!

Büyük başarı kalpten gelir, beyinde büyür, ellerden hayata akar.
Dışımızdaki limitler, içimizdekiler kadar büyür ya da küçülürler.
Kafesten çıkınca değil, kafesi içimizden çıkarınca özgürleşiriz.
Kendi yolundan, kendi kanatlarıyla, kendi hayaline gidenlere,
Kendi gücüyle başarmayı anlatan yeni bir 'başarı müfredatı':
Baş + arı: 'Baş' olmak için 'arı' gibi çalışmak gerekir!
Başarı sonuç alır susar, başarısızlık açıklama ister.
Başarı (b)ilgi ister. 'Bilgi'nin de beşte dördü 'ilgi'dir!
Sadece iyide değil, kötü yolda da rekabet vardır!
Her başarının bir son kullanma tarihi bulunur!
İnsanlar üçe ayrılır: Gerçekten başarılılar, başarılıyım diye geçinenler ve başarılı insanlar üzerinden geçinenler

Elma sirkesi zayıflatıyor


Elma sirkesi, zayıflamayı hızlandırırken birçok hastalığa da çare oluyor. Cilt lekelerinin ve kolesterolün azalması için elma sirkesi birebir.
En sağlıklısı;
Elma, meyveler arasında en sağlıklı olanlarından biridir. Hatta atalarımızın söylediği gibi; “Günde bir elma, doktoru evden uzak tutar!” İçerdiği vitaminler ve potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller sayesinde, hastalıklara karşı daha dirençli olmamızı sağlar. Elmanın bu özelliklerini bütünüyle içeren ‘elma sirkesi’ ise güçlü bir detokstur, ayrıca hastalıkları iyileştirmeye de yardımcı olur.
Kemiklere destek ;
Elma sirkesi; besinlerin verimli kullanılmasına, metabolizmanın sağlıklı işlemesine ve vücudun asit alkali dengesinin korunmasına yardımcı olur. Ayrıca kalsiyumun vücutta daha verimli kullanılmasını sağlar. Yani, bir yandan kemiklerin yeniden gerekli kalsiyumu almasını desteklerken, diğer yandan da eklemlerdeki kalsiyum birikimini elemine eder.
Elma sirkesini uzun süre kullandığınızda, kemik ve eklemlerinizdeki sertlik ve sıkıntılar kısa sürede biter. Yapılan son araştırmalara göre elma sirkesi; sodyumun vücudunuz üzerindeki etkisini azaltıp, yüksek tansiyonun oluşmasına da engel oluyor. Neredeyse ülkemizde her iki kişiden birinin sorunu olan kolesterol ise yine bu sirke sayesinde sağlıklı bir şekilde düşürülebiliyor. Zira söz konusu sıvının içerdiği doğal asitler ve enzimler kanın daha sağlıklı ve ince akmasını sağlıyor.
Kilo verdiriyor ;
Metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlayarak besinler içerisindeki kalorileri kısa sürede yakmanızı sağlayan elma sirkesi, kilo vermeye de yardımcı oluyor. Bu durumu fark eden ilaç firmaları ise elma sirkesi içeren zayıflama haplarını piyasaya sürdü. Ülkemizde de satılan bu haplar sabahları aç karnına tüketildiğinde vücut metabolizmanızın daha düzenli bir şekilde çalışmasını sağlıyor.

Sağlığımız üzerinde birçok olumlu etkiye sahip olan elma sirkesinin yumuşak ve lekesiz bir cilde, ince bir vücuda ya da parlak saçlara sahip olmamızda da önemli katkıları var.

*Ilık bir bardak suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 1 çay kaşığı bal karıştırılarak yapılan kokteyl; sabahları aç karnına içilmesi halinde vücutta biriken fazla yağın atımını kolaylaştırır.

31 Ağustos 2010 Salı

AIDS

Bana bir sonbahar fısılda
senden başka masumiyetim yok
çocukluğum tek tabanca

Herşeyi geriye saymaktan yorgunum
kaç intiharım varsa o kadar sevgilim var
içimdeki tabiat sana doğru fırlama

çıplak elle tuttuğum bir elektrik teli bu muamma

Küçük İskender

Bir saksı çiçeğinden..


'Oysa ailesinin kanatları altında yaşayan çocuklardanda,gezip eve geç kalan kızlardanda,kocasına kapris yapan kadınlardanda bir eksiğim yok' dedi..

Haklıydı...Evde kimse yoktu, yere uzanmış,ayaklarını kanepeye uzatmış tepe taklak bana bakıyordu.

Galiba benimle konuşuyordu bu kız!Cevap vermeyeceğimi bilsede,onu anladıgımı biliyordu.

İşte korktugum oldu 'sen konuşsan bari' dedi bana, hiç iyi görünmüyor..Günlerdir sabahlara kadar gezinip duruyor evin içinde,bana bile eskisi gibi bakmıyor.Halbuki tek çiçeğiyim onun ben.
Konuşuyorum aslında ama duymuyor beni..Onu çok sevdiğimi bilmiyor,yalnızım deyip duruyor işte kendince!Haklı aslında, kapısını ne zamandır çalan yok, dışarıya çıktığı yok,şen şakrak şarkı söylediği,evi temizlediği görülmüyor epeydir.Saçınıda saçma sapan boyadı,kaldı öyle.Kendimi düşünmüyorum,buracıkta solup gidebilirim,onun bana verdiği sevgi herşeye değer!Ama düşünmeli hayatımızı,evimizi...
Gözlerini dikmiş bana bakarken 'siz çiçekler yürümüyor,konuşmuyor,sevişmiyorsunuz, ama insanlardan mutlusunuzdur,hem ben sizden kirada almıyorum' dedi ve hıçkırıklara boguldu yine.

Keşke bir mucize olsa, ayağa kalkıp şarkılar söyleyip ,çılgınca dans etse yine..Bende izlesem.
Beni sularken 'canım benim,bugun ne de güzelsin,biricik çiçeğim' diyebilse.
Hayır!hayır burada benimle ağla,bak sana eşlik ediyorum,yatagına gidip kapanma iç dünyana!Benimle konuş be kızım gitme..desemde faydasız.Duyamıyor,ama beni seviyor biliyorum.

Yakında çiçek açacağım,bu onu hep mutlu ederdi...Umarım yine gülümser.


30 Ağustos 2010 Pazartesi

Başbakanlık Pakistan İçin Yardım Kampanyası Başlattı


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile Valiliklere gönderilen genelgede, sel felaketinde çok sayıda vatandaşını kaybeden ve büyük zararlar goren Pakistan için yardım kampanyası başlatıldığı bildirilerek, "Türkiye Cumhuriyeti, halkımızın da beklentileri doğrultusunda Pakistan'daki afetzedeler için her türlü yardım ve desteği sağlayacaktır.



Pakistan'a Yardım Kampanyası Banka Hesap Numaraları;

T.C. ZİRAAT BANKASI AŞAĞIAYRANCI ŞUBESİ
HESAP NO : 555 555 55 ANA HESAP
- 5001 TL
- 5002 DOLAR
- 5003 EURO

SWİFT KODU: TCZBTR2A
TL Hesabı , IBAN NO: TR94 0001 0008 2055 5555 5550 01
USD Hesabı , IBAN NO: TR67 0001 0008 2055 5555 5550 02
EUR Hesabı , IBAN NO: TR40 0001 0008 2055 5555 5550 03

TÜRKİYE HALK BANKASI BAKANLIKLAR ŞUBESİ
HESAP NO : 05000005 TL
- 5300003 DOLAR
- 2 P 000023 EURO

SWİFT KODU: TRHBTR2AXXX
TL Hesabı , IBAN NO: TR95 0001 2009 4080 0005 0000 05
USD Hesabı , IBAN NO: TR43 0001 2009 4080 0053 0000 33
EUR Hesabı , IBAN NO: TR72 0001 2009 4080 002P 0000 23

VAKIFLAR BANKASI FİNANS MARKET ŞUBESİ
HESAP NO : 205 55 55 TL
- 405 66 66 DOLAR
- 405 77 77 EURO

SWİFT KODU: TVBATR2A
TL Hesabı , IBAN NO: TR54 0001 5001 5800 7285 6584 94
USD Hesabı , IBAN NO: TR39 0001 5001 5804 8000 7260 78
EUR Hesabı , IBAN NO: TR31 0001 5001 5804 8000 6770 43

KURTULUŞ SAVAŞINDA KADINLARININ KOLLARINDAKİ BİLEZİKLERİNİ SATARAK BİZLERE DESTEK OLAN KARDEŞ ÜLKE PAKİSTANI UNUTMAYALIM. TÜM OPERATÖRLERDEN "2868" E BOŞ MESAJ GÖNDEREREK (5,00TL) YARDIMCI OLALIM, KATKIDA BULUNALIM.

29 Ağustos 2010 Pazar

Strese karşı bir dilim kavun!


Yaz aylarının serinletici meyvesi kavunun, strese karşı da etkili olduğu ortaya çıktı.
İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, Fransa Tarım Bilimleri Araştırmaları Enstitüsü’nden (INRA) bir grup bilim adamı, kavunun içerdiği antioksidanların strese karşı koruyucu olduğunu tespit etti. Kavunun, antioksidan savunma enzimlerinden süperoksit dismutaz (SOD) açısından zengin bir kaynak olduğunu belirten Fransız bilim adamları, hayvanlar üzerinde yaptıkları araştırmanın sonucunda bu ezimin, sindirim sisteminde biriken stres proteinlerinin seviyesini düşürebildiğini gözlemledi.
Kavun ye sinirlerin yatışsın
Yaz meyvesi olan kavun, bol miktarda A, B, ve C vitamini, potasyum, çinko, brom ve iyot içeriyor. Sinirleri yatıştırıyor, kanı temizliyor ve kolay bir uyku sağlıyor. Damar tıkanıklığı, kansızlık için de tavsiye ediliyor. Ama hazmı karpuza göre daha zor. Bir de şeker oranı fazladır. Ölçüyü kaçırmadan tüketilmelidir.

Orta boy bir kavunun yarısı, günlük C vitamini ihtiyacını tamamen karşılar. Kavundaki A vitaminin, antioksidan olduğunu, yani vücudu temizleyici bir etkiye sahip olduğunu belirten uzmanlar, kavunun diğer faydalarını şöyle sıralıyor: Böbrekleri rahatlatıyor. Yüksek miktarda su ve düşük miktarda kalori içeriyor. Sinirleri yatıştırıyor, kanı temizliyor ve kolay bir uyku sağlıyor. Damar tıkanıklığı, kansızlık için de tavsiye ediliyor.

26 Ağustos 2010 Perşembe

Biz, binde bir karsımıza çıkan dostluk, arkadaşlık fırsatlarını ne yapıyoruz?


Biz, binde bir karsımıza çıkan dostluk, arkadaşlık fırsatlarını ne yapıyoruz?


Akşamüstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omzumuza dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karsımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor, biricikliğini,benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?

Karsımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışına sürerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?

Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman ayni fırsatları sunmaz,toyluk zamanlarını ödetir.

Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitmeden yıprattığımız dostlukların, savurganca harcadığımız askların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün.

Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir.
Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir.
Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak.

Bazılarının gelecekte sandıkları "bir gün" geçmişte kalmıştır.

"Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar" dediğiniz kişi tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir, boş yere bu sokaklarda aranırsınız..
Birlikte olduğunuz, tanıdığınız insanların, dostlarınızın, arkadaşlarınızın değerini ne kadar biliyorsunuz, ne kadar farkındasınız,hiç düşündünüz mü?

Murathan Mungan

23 Ağustos 2010 Pazartesi

İnsan İsterse / Azmin Zaferi Öyküleri 2. Kitap


İnsan İsterse / Azmin Zaferi Öyküleri 2. Kitap
Mümin Sekman

Sıfırdaydılar, zirveye çıkmak istiyorlardı, tek sermayeleri beyinleriydi. Çok fazla okudular, herkesin iki katı düşündüler, beyinlerini büyüttüler. Sonra kafalarını kullanarak hayallerini gerçekleştirdiler. Mirasla değil, beyin gücüyle başaranların öyküsü İnsan İsterse’de…

· Evlilik dışı bir ilişkiden istenmeyen çocuk olarak doğan zenci kız çocuğunun, Mississippi’deki bir domuz çiftliğinden Time Dergisi’nin kapağına uzanan hayatı. ABD başkanından bile daha etkili olduğu tescillenen Oprah Winfrey’in öyküsü ve başarı için 50 önerisi Türkçe’de ilk defa…

· Türkiye’nin ilk özel bankasını kuran Kazım Taşkent’in inanılmaz mücadele öyküsü ve başarı için 100 önerişi…

- 15 yaşındayken Türkiye’ye ilk Avrupa Satranç Şampiyonluğunu getiren Kübra Öztürk’ün varoşlardan şampiyonluğa uzanan ilginç öyküsü…

· Hakkari sokaklarında kurduğu hayalinin peşinden koşup dünyada· 8 milyon kişiye Anadolu Ateşini izleten Mustafa Erdoğan’ın öyküsü ve başarı önerileri…

· Ortaokulu bile olmayan bir yerde doğup, 70′e yakın şubesi olan 20′ den fazla eğitim kurumunun sahibi Fethi Şimşek nasıl başardı?

- Zirai tarım aletleri gibi ‘erkek egemen’ bir sektörde, yöneticisi olduğu şirketi kısa sürede sektörün en büyüklerinden yapan Funda Başman nasıl başardı?

· İş başvurusu için gittiği şirketin sahibi olmayı kafasına koyan Murat Akdoğan, kendi işinin sahibi olma hayalini nasıl gerçekleştirdi?

· Mersin’de bir köyde keçi sürüsünü güderken dinlediği radyo programıyla hayatı değişen çoban Ahmet nasıl reklam ajansında çalışmaya başladı?

- Aile şirketinde çalışmak yerine kendi öyküsünü oluşturmayı seçen Ali Sabancı, neden böyle yaptığını ve hayalini nasıl gerçekleştirdiğini anlattı.

İnsan İsterse / Azmin Zaferi Öyküleri 2. Kitap
Mümin Sekman

20 Ağustos 2010 Cuma

K.İSKENDER



Boş bir sinema salonunda oynuyor

tek başına çektiğim siyah beyaz
sessiz son film ...

Ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık ...
ne de o kuşlar kadar
salak ve kendine hakim

kamera stop! yalnızlığıma kapalı gişeyim..

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Ayak topuklarındaki çatlaklar için


Yürüyüş, hatta ayakta durmak ayaklarımızda büyük bir basınç uygular. Bu da ayakların kurumasına ve derisinin sertleşmesine yol açar.
Pedikür,topuk taşlama gibi işlemleri yapsakta topukları yumuşatmak hayli zor olur.
Bu sorun için benim uyguladıgım çözümler;
Öncelikle ayakların mutlaka nemlendirilmesi gerekir.Bunu nemlendirici ayak kremleriyle yapabileceğiniz gibi, önereceğim yöntemlerlede ayaklarınıza kolay ve ekonomik şekilde bakım yapabilirsiniz.
Aktarlardan veya alışveriş sitelerinden alabileceğiniz kenevir özlü kremler işe yarayacaktır,kenevir kremini günde iki defa; özellikte duştan sonra ve yatmadan önce uygulayabilirsiniz.
Birkaç gün içerisinde topukların yumuşadıgını,çatlakların kayboldugunu göreceksiniz.
Daha derin,belirgin çatlaklar için ise, bir arkadaşıma doktorun önerdiği yöntem şu;
Bir kutu vazelinin içinde 5-6 tane bebe aspirini karıştırıyoruz ve bunu günde 2 defa topuklara uyguluyoruz.Farkı mutlaka göreceksiniz.Tabii bu uygulamayı daha sonrada tekrarlamak gerekiyor.Sürekliliği olursa yumuşacık ayaklarınız olur:)

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ödül mü?


Geçenlerde bir dialoğa şahit oldum,

-Biliyor musun?filanca kadınla,adam yıllardır birlikteler,adam kadını 6 yıldır aldatmadı mı?Tabii oldu öyle şeyler ama kadın affetti.Biliyordu ki,adam yalnızca onu seviyor,ve kendisi özeldi.

Sabretti,affetti bak şimdi evlenecekler..


:) İşte bu cümleleri kuran arkadaşım,affedici özel kadın,özel kadının aldatan sevgilisi, sizi alkışlıyorum.

Kadın için şimdi bu evlilik ve adam bir ödül mü? acaba?

Sabretti,affetti şimdi bak evlenecekler.Aman ne güzel!


F.T.





10 Ağustos 2010 Salı

Aç sayısı 105 milyon arttı


BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), geçen yıl açlık çeken kişilerin sayısının önceki yıla göre 105 milyon arttığını, bugünse bu sayının bir milyarı geçtiğini belirtti.



Ekonomik kriz ve gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle bir milyardan fazla kişinin açlık çektiği bildirildi.

BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) genel müdürü Jacques Diouf, Panama'da düzenlenen 31. FAO-Latin Amerika ve Karayipler konferansının açılışında yaptığı konuşmada, geçen yıl açlık çeken kişilerin sayısının önceki yıla göre 105 milyon arttığını, bugünse bu sayının bir milyarı geçtiğini belirtti.

Diouf, aç bir milyar kişiden 642 milyonunun Asya ve Pasifik bölgesinde, 265 milyonunun Afrika'da, 42 milyonunun Latin Amerika ve Karayiplerde, 15 milyonunun gelişmiş ülkelerde bulunduğunu söyledi.

Ekonomik kriz ve gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle açlıktan en fazla etkilenen ülkelerin Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Eritre olduğunu belirten Diouf, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde halkın yüzde 75'inin, Eritre'de yüzde 66'sının, Güney Amerika'nın açlıktan en fazla etkilenen ülkesi Haiti'de ve ayrıca Karayiplerde de halkın yüzde 58'inin aç olduğunu vurguladı.

Yetersiz beslenmeden en fazla etkilenen kıtanın Afrika olduğunu ve halkın yüzde 28'inin yetersiz beslendiğini belirten Diouf, gelişmekte olan ülkelerde ailelerin yarısına yakınının gelirlerini beslenmeye verdiklerini, gelişmiş ülkelerde ise bu oranın yüzde 20 olduğuna dikkati çekti.

"Gıda güvenliği politikasının" gerekliliğini vurgulayan Diouf, 2050'de 9,1 milyar insanın beslenebilmesi için bu politikanın gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimin yüzde 70, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 100 artması ihtiyacını göz önünde bulundurmasının gerektiğini söyledi.

kynk:haberturk

Eski bir not,defter arasından

Odamın penceresinden dışarı baktığımda; bazen Toros dağlarının o muhteşem görüntüsünü hiç unutmamak için,hafızama kaydetmek için uğraşıyor ,kollarımı dayayıp pencereye izliyorum,biraz aşağıya baktığımda sıralanmış evlerin görüntüsü bazen rahatsız etsede güven duygusu veriyor .Karşımdaki çok katlı binaya inat ,aşağıdaki evde bahçeyi ekiyor şalvarlı kadınlar ,izlemeye bazen doyamıyorum ,bu gördüklerim hiçbir zaman sıradan olamayacak benim için….

8 Ağustos 2010 Pazar

Bana birşeyler al

Yazın en sıcak günlerinden biri,Ağustos'un kavurucu sıcağında tam önümde bir anne ve iki küçük çocuğu yürüyordu.
En küçük olanı,sapsarı,bukleli saçlarıyla kız gibi bir erkek çocuguydu.
Anne hızla yürüyor ve çocugunun elinden tutmuş,sürüklüyordu hiç bakmadan..
Çocuk ise sürekli birşeyler mırıldanıyor,ağlamaklıydı.
Yaklaşınca daha net duymaya başladım,
'Anne bana birşeyler al' diyordu.
Anne duymuyordu,duysada belki ilgilenmiyor,belki de imkansızlıklar işte..
Çocuğun ağlaması o kadar rahatsız etti ki,hızlandım yürüyerek önlerine geçtim.
Bende mi duymuyordum?Duyuyordum..Ama tabii yapılacak birşey yoktu.Çekindim.
Çocuk devam ediyordu,aynı ses tonuyla;
'Anne bana birşeyler al,birşeyler al,anne bana birşeyler al...birşeyler..'
Bu sözler duyanları ancak rahatsız ediyor olabilirdi,annesinin imkansızlıgını yüzüne vuruyordu bu sözler,benimde hiçbir şey yapmayışımı belki..
Tıpkı hayat gibi!
Eve gelip,kapı girişinde kendi kendime;
'Hayat bana birşeyler al,birşeyler al,birşeyler..'diye geçirdim içimden.
Duymayacak,ama bende susmayacağım.

6 Ağustos 2010 Cuma

Hoodia patch


Hoodia Patch Zayıflama Bantı
Hoodia patch ile kolayca zayıflayın!
Hoodia zayıflama bantı,hap kullanmanıza gerek kalmadan zayıflamanızı destekler,iştahı azaltır.


PREMIUM HOOADIA PATCH, iştahınızı doğal yollarla azaltmak için, tanınmış bir iştah kapatıcı olan Hoodia Gordonii kullanılarak özel olarak formüle edilmiştir. Bant, iştahınızı azaltmaya yardımcı olarak güvenli ve doğal şekilde kilo kaybetmenizi sağlar.

Hoodia Patch Zayıflama Bantı
Bilgi için tıklayın

3 Ağustos 2010 Salı

1 Ağustos 2010 Pazar

Şehir / Konstantin Kavafis


"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim," dedin,
"bundan daha iyi başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim ülkede."

Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma-
Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok.
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

30 Temmuz 2010 Cuma

Evde karaoke keyfi


KARAOKE GOLD
Aile ortamlarında, partilerde...
Herkes için mükemmel eğlence!


Televizyon ve mikrofon çıkışlı DVD player KARAOKE yapmaya yeter...
Karaoke gold incelemek için tıklayın

29 Temmuz 2010 Perşembe

Site trafiğinizi artırın


Merhaba,
Web sitesi olan arkadaşlarımız için,fırsat buldukça öneriler paylaşacağım,
öncelikle site hitinizi artırmak için linke tıklayarak google kontur sistemine üye olabilirsiniz.
http://www.googlekontur.com/?ref=1989
bu linkten üye olduktan sonra siteniz onaylandıgında,profilinize girip kontur kazan kısmına tıklayın,siteler açılmaya başlayacak ve böylece krediler kazanacaksınız.Her kazandıgınız kredi size gerçek hit olarak geri dönecek.Sistemdeki üyelerde sizin sitenizi ziyaret etmiş olacaklar.Arama motorlarında yükselmek için,backlink çalışmalarının yanı sıra sitenizin hitininde artırılması gerekir.


link : http://www.googlekontur.com/?ref=1989
Saygılar

27 Temmuz 2010 Salı

Gülben Ergen'den "Çocuklar Gülsün Diye"


Sanatçı Gülben Ergen, Mardin'in Nusaybin ilçesinde "Çocuklar Gülsün Diye" projesi kapsamında, yaptırılan anaokulunun açılışına katıldı.


Mardin Valisi Hasan Duruer, Duruce Beldesi'nde yapımı tamamlanan anaokulunun açılışında yaptığı konuşmada, çocukların iyi yetişmesi için çaba sarf ettiklerini belirterek, "Onlar ne kadar iyi yetişirse, ne kadar kendilerine güvenleri gelire ve ne kadar şahsiyet kazanırlarsa memleketin geleceği de o kadar güzel olur. Biz hiçbir çocuğumuzu birbirinden ayırmıyoruz. Doğulusu, güneylisi, kuzeylisi, batılısı, Türküyle, kürdüyle, arabıyla, süryanisiyle hepsini kucaklıyoruz. Onlar hepimizin yarınlarıdır. Bu okulun yapılmasında Gülben Hanım ve ekibinin büyük katkısı var onlara teşekkür ediyorum" dedi.
Sanatçı Gülben Ergen ise Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği Trabzon, Mardin, Hatay, Erzurum, Sinop ve Tokat'ın ulaşılması en güç köylerinde anaokulu yapmak için kampanyayı başlattıkları belirterek, çocukların zihinsel gelişiminin yüzde 70'inin, 0-6 yaşları arasında tamamlandığını söyledi.
Kampanya ile okul öncesi eğitime vurgu yapmak istediklerini kaydeden Ergen, şöyle konuştu:
"Sizler bu okulda inşallah iyi öğretmenlerle iyi eğitimler alıp iyi duyguları kalbinizde bulundurup fiziksel ve bedensel gelişiminizi en güzel şekilde tamamladığınız zaman biz çok mutlu olacağız. Çocuklar Gülsün kampanyası Mardin'e geldiği için çok mutluyum. Çünkü bu kampanyanın başlatma fikri Bilge köyü ziyaretim sırasında oluştu. O zaman bekle beni Mardin demiştim. Aradan 6 ay geçti ve Mardin'e verdiğim sözü tuttum. Hepinizi çok seviyorum. Bundan sonraki yolumuz Trabzon, Erzurum, Sinop ve Hatay olacak. Dualarınız bizimle olsun. Sizden bir tek isteğim var. Okulumuza iyi bakın."

www.cocuklargulsundiye.org

FUNDA YAPRAĞI (Calluna Vulgaris )



Funda yaprağı iyi bir böbrek çalıştırıcı ve idrar söktürücüdür. Piyasada bulunan birçok zayıflama çayının içerisinde bulunur. Yemeklerden sonra 1 su bardağı kadar içilirse yağların eritilmesinde yardımcı olur. İdrar yolları enfeksiyonlarında etkilidir.


YARARLARI

İshali keser, idrar söktürür.
Böbrek kum ve taşlarının düşürülmesine yardımcı olur.
Nikriste de faydalıdır.
Anne sütünü artırır.
Lapası, ağrıları keser.
Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi, çıban ve egzamada faydalıdır.
Böbrek-idrar yolları, sindirim sistemi, karaciğer-safra sistemi, solunum sistemi hastalıkları, prostat büyümesi, vajina akıntısı, ishal, karın ağrıları, gut hastalığı, romatizma, öksürük, soğuk algınlığı, huzursuzluk, yara bakımında, ateş, dalak hastalıklarında, idrar söktürücü olarak,

Böbrek ve idrar yolları taşlarının önlenmesinde, konjunktiva enfeksiyonlarında göz banyosu olarak, ter söktürücü olarak etkisizdir.

Kombinasyon bileşeni olarak ise şeker hastalığı, adet şikayetleri, menopoz şikayetleri, sinirsel bitkinlik, hazımsızlık, dolaşım bozukluklarında etkisizdir.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Film önerisi

CİLDİNİZE KİVİ TAZELİĞİ


Kivi sever misiniz? Bu tropikal meyve birkaç yıl öncesine kadar sadece bazı manavlarda satılıyordu. Artık pazarlarda, marketlerde rahatça bulunuyor.

Kivi çok özel bir meyve. Tüm meyvelerde olduğu gibi onun da içinde asitler ve birçoğundan fazla C vitamini var. Kivinin bir başka özelliği de sindiriminin çok kolay olması. Genelde yemekten hemen sonra meyve, mideyi şişirir ve yediklerimizin yağa dönüşmesini kolaylaştırır. Bu konuda istisna olan iki meyve vardır, biri çilek diğeri de bugün konumuz olan kivi. Asitler cildinizi yeniler: Meyve asitleri cildimizin yüzeyindeki ölü deri tabakasını hafifçe soyarlar. Yani "peeling" yaparlar. Böylece cildin rengi canlanır, yumuşar ve hafif lekeler, siyah noktalar azalır. Ölü deri atıldığı için cilt yenilenir, kolajen sentezi canlanır, içten dışa doğru dolgunluğu ve esnekliği artar. Meyve asitlerinde mikrop üremesi zordur. Tümünün anti bakteriyel özelliği vardır. Bu nedenle sivilcelere de çok iyi gelirler.

elitkadin.com

Afrodizyak besinler



Yiyeceklerin sadece "karnımızı doyurmak" için olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yiyeceklerin çoğu doğal afrodizyak etkisi yaratıyor, ruhu ve libidoyu besliyor. Çin de yapılan bir araştırmaya göre yiyecekler mideyi olduğu kadar ruhu ve libidoyu da besliyor. Uzmanlar bazı yiyeceklerin afrodizyak etkisi yarattığını belirtiyor. İşte uzmanların erkek ve kadınların cinsel isteklerini artırmak için önerdiği yiyecekler:
ERKEKLER İÇİN:
* Maydanoz,* Nane,* Tarçın,* Kekik,* Vanilya,* Sivri Biber,* Hardal* Kereviz*Greyfurt* Susam* Yumurta* Bezelye* Badem* Ceviz
* İstiridye (İçindeki çinko spermin çoğalmasına neden olarak cinsel isteği artırıyor)
* Hindi (İstiridyeden daha fazla çinko ihtiva ediyor. Üstelik daha ucuz ve protein açısından da zengin)
* Roka (Bolca demir ve C vitamini içeriyor)
* Antep Fıstığı ve Fındık (İçerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamini nedeni ile afrodizyak olarak kullanılırlar)
KADINLAR İÇİN:
Çikolata: Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori cinsel uyarıcı ve keyif verici. Çikolata beyindeki serotonin seviyesini de artırıyor ve mutluluk hissi veriyor. Ve kadınlar erkeklere nispeten çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlı.
* Ahududu
* Yoğurt
* Tarçın
* Çilek ve Şampanya birlikte
* Kırmızı biber, Köri ve diğer baharatlarla, baharatlı yiyecekler (kalbi daha hızlı çarptırdıkları için, seks sırasında oluşana benzer bir terleme oluşturuyor)
kynk:hekimce.com
Ayrıca bkz:Afrodizyak etkili kahve www.amorexsiparis.com