CAN YÜCEL'DEN..

BU DA ÖYLE BİR AŞK


Sırtımda çıplak


Islak nefesin


Bi gidip bi geliyor
 

Biz senlen yatmıyoruz ki


Yaşamıyoruz da


Hep yarışıyoruz


Sen mi ben mi


Önce kim


Ölümü öldürecek diye



CAN YÜCEL





SENİNLE YAŞLANMAK İSTİYORUM

Seneler Geçsin,Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğun kadar dostlarının,Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim.
Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek….

Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuklarımız olmalı,Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın.
Ve ben söylenerek sıranı almalıyım.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım,
Söylenerek yumurta kırmalısın.

Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken,Herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden.
Mutluda olsa,Kötüde olsa,Yaşadığımız günler bizim
günlerimiz olmalı.

Saçlara düşünce yada gidince aklar,
Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan,Sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip,Sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize,
Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Öyle sevmelisin ki beni,Bu yazdıklarım korkutmamalı seni,
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken,
Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde
Birbirimiz sevmenin gururu olmalı “HERŞEYDE”…..

CAN YÜCEL…



ANAYASASI İNSANIN

Paul Eluard için yazılmıştır

Kan yasası bu insanın:
Üzümden şarap yapacaksın
Çakmak taşından ateş
Ve öpücüklerden insan!

Can yasası bu insanın:
Savaşlara yoksulluklara
Ve binbir belaya karşın
İlle de yaşayacaksın!

Us yasası bu insanın:
Suyu şavka döndürüp
Düşü gerçeğe çevirip
Düşmanı dost kılacaksın!

Anayasası bu insanın
Emekleyen çocuktan
Uzayda koşana dek
Yürürlükte her zaman

CAN YÜCEL


HERŞEY SENDE GİZLİ


Yerin seni çektiği kadar ağırsın

Kanatların çırpındığı kadar hafif..

Kalbinin attığı kadar canlısın

Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...

Sevdiklerin kadar iyisin

Nefret ettiklerin kadar kötü..

Ne renk olursa olsun kaşın gözün

Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kar sayma:

Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;



Ne kadar yaşarsan yaşa,

Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin

Sakın bitti sanma her şeyi,



Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer

Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

Bir gün yalan söyleyeceksen eğer

Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret

Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın

Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.

Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın

Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..



İşte budur hayat!

İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün

Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir

Kuşlar ötebildiği kadar sevimli

Bebek ağladığı kadar bebektir

Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin...



CAN YÜCEL



İNTİHAR !!



Balkonun altına kapamışlar hint horozunu

Önüne de bir kara tel çekmişler

Dünya yüzü görmesin diye...

Yine de herkesten önce ötüyor sabahları...

Erken öten horozu... sözü bir yerlerden

kulağına çalınmış olmalı...



CAN YÜCEL


MUHABBET




Bir fasulye çimleniyordu

Çiseledikçe yağmur.

Koştum vardım ki yanına

Anlasın ne nimet olduğunu

Sen git yerine! dedi Ayşa Kadın

Böyle kibar erkeğin ayağına

Ben kendi ayağ’mnan gelirim



Bu muhabbeti görünce uzaktan

Kıpkırmızı oldu biberiye



Bayram nedir ki dedim kendi kendime

Bayram bir ömürdür ben gibi bir deliye



CAN YÜCEL

 
RENGARENK




Bir yelkenli bayrağı al

- - Mor da olabilir - -

Almış yaprağına rüzgârı

Rumca bir şarkı patlatıyor

Denizin gözüne gözüne



Mubalâğa lâz oldu vre sevgilim

Aramızda bu yaz

Pontuslarını zaptetmeye birbirimizin

Selvi yeşili serenlerimize



Beğenmediysen o yeşili

- - Nefti mi? Değil. - -

Camgöbeği olabilir meselâ

Suların pöstekisinde sevişmek için



Mubalâğa yaz oldu bu yaz

İkimiz de ömrümüzün güzünde

Fuzulî'nin dediği Gedây - ı Muhteşemler



Bitkiniz tatlı - işemeden

Böyle böyle deryadil oluyor derya

Derûnumuzdaki...

Uyuyalım mı dedin vre sevgilim?

Gaflet ki, o bayrağı al yelkenliden

- - Mor da olabilir - -

Dalgalarla dalga geçen geçerken

Kucağımıza atlayan bir lâpindir



Menzilimiz Pontus değil Azrail

Ve önümüz sırf ebabil...

Lâkin o da ölecek bir gün mutlak

Bizcileyin yaşarsa bir yaz



Bunu Rabiş'in camına

Bayrağı al bir yelkenliye yaz !

- - Mor da olabilir ama- -

Rumca bir şarkı patlataraktan

Ağaran siyaha doğru

Siya siya !..



İki ceset ki aşktan boğulmuş

Kasımpatları gibi patlayan kulaklarıyla

Tozlarından tuzlarından donanmalar kurulmuş

Gidiyorlar Cezayir'i fethe yeni baştan

Biri erkek biri dişi

İki korsan



Güler'le Can...

İkisi de birbirinden alâ

İkisi de mubalâğa !



Şiirin bütün felâketine rağmen

İkisi de yaşıyorlar hâlâ ...

Böylece tekmil oluyor yavaş yavaş

Bütün bir sonbahar...



CAN YÜCEL


SAKIZ AĞACI




O bir sakız ağacıydı, alelade;

Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi,

O zaman bu zamandır memnun yerinden;

Seyreder bulutları, göğü, denizi.



Titreşirdi rüzgarla güneşli yaprakları;

Ömür sürdü öyle hoşnut dünyasından,

Aydınlıktan uyku tutmazdı bazı gece,

Motor sesleri duyulurdu uzaklardan.



Tanrı adın işitmedi ömründe;

İnanmadan da madem yaşanıyor diye,

Rüzgarlı bir kıyıda, sevinç içinde,

Yaşamak dururken düşünmek niye?



Anmadı geçenleri bir defa bile;

Ne uğraşır mesut olan gelecekle?

Bir avare misali, günü gününe,

O bir sakız ağacıydı, yaşadı sade.



CAN YÜCEL