31 Ekim 2010 Pazar

Tutunduğum her yerde tırnaklarımı bıraktım. Yükseğe çıkacağım derken ben hep aşağılara kaydım. Şimdi en dipteyim artık...

30 Ekim 2010 Cumartesi

Keşke..

Keşke,
Suya ihtiyaç duymasam
Beslenmek zorunda olmasam,
Sen yoksun ya, gözyaşlarım yetebilse keşke bu acıya.
Konuşmak zorunda kalmasam,telefonlar çalmasa.
Birileri olmasa etrafımda..
Doyasıya ağlayabilsem.
Yoksun ya,
Keşke olsan,
Ama yoksun ve keşke başkaları olmasa.
Anlamıyorsun!
Ölüyorum..
Bıraktım hayatın kollarına bedenimi,
Parçalıyor..kırıyor...ezip geçiyor
Hıncını alır gibi sanki,
Yoklugunun yanında bunlar zevk gibi,
Senin acının tarifi yok..
Keşke,
Şu perdeler hep kapalı kalsa,
Beni bana bıraksa herkes,
Yüzüme bakılmasa hatta,
Unutulsam,
Burada anılarımızla yok olsam...
Kazagın olsa sadece üzerimde,
Sadece senin kokun..
Gözlerimi dikip tavanı izlediğimde,
Sadece senin hayalin dikilse karşıma..
Keşke telefonlar çalmasa..
Beni bana bıraksalar,
Yok olsam acınla..

F.T.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Hibiskus Nar Çiçeği ile ölü hücreleri temizle!

Hibiskus’un latince adı Kerkedeh’dir. Kerkedeh ise Sudan çöllerinde yetişen susuzluk gideren bir bitkidir. Zaten latince ismi olan Hibiskus da vücuda şifa veren, ferahlatan anlamındadır.
Çay gibi demlenip içilir. Sudan’ın geleneksel bir içeceğidir. Halk dilinde yaprakları güle benzetildiği için Mekke gülü ya da Nar çiçeği olarak da bilinmektedir.


Hibiskusun Faydaları:
Ölü hücreleri yenileyicidir.
Kandaki şekeri düzenler.
Yüksek tansiyonu olanlara iyi gelmektedir.
Grip ve öksürükte nefes açıcı olarak kullanılmaktadır.
Böbrek iltihabına iyi gelmektedir.
Kireçlenmeyi önleyicidir.
Yüksek miktarda C vitamini içermektedir.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Babam beni anlar mı?

Çocuğun seviyesine inin. Unutmayın ki, o erişkin olmadı ama siz çocuk oldunuz. Onun yaşlarında neler yaşadığınızı, hissettiğinizi hatırlayıp ona daha iyi yaklaşabilirsiniz. Yoksa çocuğunuz sizi “anlamadığı bir dilden konuşan yabancı bir rehber” gibi görebilir.

Bunun en sık rastladığım bir örneği, his ve fikirlerini paylaşmayan çocuklardır. Çocuk bir yığın sorun yaşamakta, içini şüphe ve korkular kemirmektedir ama ailesine hiçbir şey anlatmamaktadır. Çünkü anne-babanın tüm yaptığı, “evladım, bir derdin varsa anlat” demekten ibarettir. Oysa çocuk “Onlar büyük ve olgun. Benim korkularımı anlamazlar her halde.” diye düşünebilir ve hislerini paylaşmaz.

Okula gitmek istemeyen bir çocuk getirilmişti bana. Ailesine hiçbir sebep söylemiyordu. Ben çocuğa önce, onun yaşında iken okulla ilgili yaşadığım kendi tedirginliklerimi anlattım. Karanlık okul yolu, çocuk kaçıran çingene söylentileri vs. derken çocuk, “saçmalama amca, ben onlardan korkmuyorum, sadece bir arkadaşım beni dövüyor” deyiverdi. Sebep anlaşılmıştı.

Siz de zaman zaman kendinizi onun yerine koyun, kendi çocukluğunuzu da hatırlayıp neler hissettiğini tahmin etmeye çalışın ve mümkün mertebe onun dilinden konuşarak duygularını paylaşın. Siz bir adım atarsanız o koşarak gelecektir.

Siz onu anlamaya çalışmazsanız o sizi nasıl anlasın?

“Dar daire”ye vakit ayırın.

“Yata yata büyüyen” karpuz bile bakım ister.

Sizin vasıtanızla dünyaya getirilmiş ve her şeyi öğrenmeye muhtaç, nazik, hassas o masum yavruların günde 1-2 saat ilginize hakkı yok mudur? “Meyvenin 4. meselesi”nde geçen “dar daire”lerin en ehemmiyetli olanlarından biri aile değil midir? Falan futbolcunun ayakkabı numarasını bilip kendi çocuğununkini bilmemek, Başbakan’ın konuşmalarında hastalık işaretleri ararken kendi çocuğunun sözlerini yarım kulakla dinlemek komik kaçmıyor mu? Hatta sevgili Metin Karabaşoğlu’nun bir yazısında dediği gibi, soru soran çocuğuna “lütfen beni rahatsız etme, kitap yazıyorum” demek bile (işin içinde hizmet olsa dahi) hata değil midir?

Mumlardan örnek vermeyin lütfen, güneş dibine de ışık veriyor.

Dr.Yusuf Karaçay

Cennetteki gazoz nehirleri

Çocuğa hayatın, ölümün, varlığın anlamına dair temel bilgileri verin...
Çocuğunuz 3-5 yaşından itibaren çevresinin ve dünyanın farkına vardığında ve “neden, nasıl” soruları başladığında sizden her konuda, özellikle de varlığın ve ölümün anlamına dair açıklamalar isteyecektir. “Anne sen de ölecek misin? Ölünce ne olur? Baba, Allah nerdedir?” gibi sorular peş peşe gelir bu dönemden itibaren. Siz de cevap verin tüm sorularına, onun anlayacağı dilde. Unutmayın, öğrenmeye hazır olmasalar sormazlar zaten. “Bu yaşta Allah’ı, ölümü, ahireti anlatmak erken” deyip kaçamak cevap veren ailelerin çocuklarında çok çeşitli ve sebepsiz korkular görülebilir. Cevabı alınamamış her soru o minik beyinlerde kıvrım kıvrım şüphe ve problemler doğurabilir.
Hiç unutmam, küçüklüğümde anneme sormuştum:
- “Anne biz ölünce ne olacağız?”
- “Cennete gideceğiz yavrum.”
- “Tamam da, ondan sonra ne olacak? Yani Cennette ne kadar yaşayacağız?”
Annem “bu çocuk bu yaşta sonsuzluktan anlamaz her halde; uzun bir zaman söyleyeyim de rahat etsin” diye düşünmüş olsa gerek ki,
- “1000 yıl yaşayacağız yavrum” demişti.
O kadar üzülmüştüm ki.
“İster 10 yıl, ister 1000 yıl, sonuçta yok olacaksak ne anlamı var? Ben sonsuzluk istiyorum, yok olmak istemiyorum” demişti o küçücük zihnim bile. Siz anlatın çocuklarınıza bildiklerinizi. Allah’ı, Kur’an’ı, ahireti. Özellikle de melekleri unutmayın. Kendilerini koruyan, kollayan, her yerde bulunan görünmez varlıklara inanmak, “öcülerden”, çizgi filmlerdeki hayali canavarlardan korkan ruhlarına ilaç gibi gelecektir.
Peygamberimizin ve İslam büyüklerinin hayatını anlatmak da çok önemlidir. Zira büyüyen bir fidan gibi olan çocuk ruhu kendisine örnek alacağı mükemmel kişiler arar. Siz o zatları çocuğunuzun hayallerine ideal olarak kazımazsanız, çocuğunuz “Pokemon eğiticisi” veya “Zeyna” gibi olmayı kendine ideal seçebilir.
Ancak dini eğitim verirken abartılı bir zorlamaya kaçmamak da şarttır.
Dr.Yusuf Karaçay

Göğüs kanseri belirtileri ve öneriler


Meme kanseri: Nedeni bilinmemekle be­raber, bazı ailelerde daha sık rastlandığı ve çocuğunu emzirmiş kadınlarda seyrek görüldüğü iddia edilir. Kadınlarda sık oluşan, erkekte de rastlanabilen bir kan­ser türüdür.

Belirtileri: Memede, ağrılı ya da ağrısız, sert bir kitlenin belirmesi veya meme ucundan kanlı ya da temiz bir sıvının salgılanması, klasik belirtileridir. Aynı taraftaki koltuk altı lenf bezlerinin şişmesi ya da tümörün üstüne gelen de­rinin pürtüklenmesi de görülebilir. Bir tip kanserde, başlangıçtaki görünüm, me­me ucu egzamasını andırır. Bazı ender rastlanan, çabuk ilerleyen vakalar dışın­da, kitle çok yavaş büyür, fakat ergeç,tedavi edilmeyen kanser, lenfatik sistem ve kan dolaşımı yoluyla vücuda, özellikle omurga ve pelvis (leğen) kemiklerine ya­yılır ve buralarda ortaya çıkan belirtiler başlangıçta, asıl hastalığı hatırlatır cins­ten değildir.

Meme Kanseri İçin Öneriler:
• Göğüslerinizi regl döneminden 5 gün sonra muayene edin. Çünkü vücudun regl döneminden sonra ödemi atabilmesi ancak 5 gün içinde olur ve her banyoda göğüslerinizi muayene edin. Muayene ederken koltuk altlarınızı unutmayın.
• İlk muayenelerde elinize kitleler gelecektir. Bu göğsün kendi yapısından kaynaklanmaktadır. Zamanla bu kitlelere alışırsınız.
• 20 yaşından sonra her kadında kitleler oluşabilir. Bu normaldir. Bunlar kötü kitleler değildir.
• 35–40 yaşına kadar yılda veya 6 ayda bir ultrason muayenesi yeterlidir. Bu yaşlardan sonra mamografi çekimi uygun olur.
• Meme kanseri 5 evreden oluşuyor. İlk iki evresi mamografiyle tespit edilebilir. Önemli olan kanserin 4. evreye ulaşmamış olmasıdır. Günümüzde hastaların memeleri alınmadan kanseri atlatabiliyorlar.
• Belirli yaştan sonra oluşan kitleler gözlem altına alınmalıdır. Kitlelerde büyüme kanser riskini çoğaltabilir. Ancak bu her zaman böyle değildir.
• Bazı doktorlar ailede göğüs kanser hikâyesi olanları diğer kadınlara göre %50 risk altından olduğu görüşündeler.
• Bazı kitleler ağrı yaparken bazı kitleler ağrı yapmayabilir. Yalnız her ağrı kötü şeylerin işareti değildir. Memedeki bazı ağrılar süt bezelerinden de kaynaklanabilir.
• Doktorlardan çekinmeyin. Özellikle ailenizde meme kanseri hikâyesi varsa mutlaka düzenli kontrollerinizi yaptırın.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Tesadüf bu ya..


Tesadüf bu ya aynı kol saattinde durmuşuz..
Sen sabaha karşı kalkan bir uçaksın.. Ben bir kadeh daha içsem iyi olacak limited şirketi.. Bıraksam yani bıraksam kendine çekilecek çok cinayetli bıcaksın..
Eski sevgiline dönüyorsun kalbin tek kapılı buz dolabı..
Her yer kirli çünkü her yer çiçek açmış.. Eşyalar hafızasını kaybederse acımaz vurular adamı.. Üstelik.. Üstelik.. Bildik bir şarkıdan hamileyiz hepimiz..
Doğursak doğursak iki notalı ezgiler doğururuz çalıntı da sen zaten doğursan o hüzünlü şeyi bana fırlatıp kaçıcaksın.. Varsa bir nöbetçi bar.. Bir bar daha getir bana içerden lütfen bol yolluklu.. Ben dışardan seni sevsem iyi olacak limited şirketi.. Sen de iç, içkiye sevişe sevişe alışacaksın.. Yahut gerisin geriye ismimi söyle ismim tersten fazla anlamsız.. Yaşadıklarımız şimdi fazla fazla anlamsız tersten.. Gittiğini düz söyle bari tersten söylersen sende anlamayacaksın.. Tesadüf bu ya aynı kol saattinde durmuşuz.. Ben geçirmeye gelmesem seni iyi olacak limited şirketi.. Sen zaten kanatlarını kopardın artık yalnızca ellerinle uçacaksın.
K.İSKENDER

3 Ekim 2010 Pazar

SARI ŞEY - KÜÇÜK İSKENDER

SARI ŞEY- KÜÇÜK İSKENDER ŞİİR KİTABI
Küçük İskender, sarı ve lacivertin hüküm sürdüğü topraklardan, insanlardan, patolojiden aldığı aşk ve şiddetle Akdenizli bir ağıt yakıyor. Anadolu Afrika oluyor. Portakal Hollanda oluyor. İstanbul tüm başkentler oluyor.Recep Leonardo oluyor. Arabesk Blues oluyor. Ortadoğu'nun milli takımı çok uzaklarda amatör bir çete oluyor. Eşyalar şey, şeyler hiçbir şey oluyor. Sarı Şey, bizi daha da sarıyor, sardıkça sararıp sarpasarıyor.İşte şimdi tam da sara'rmak zamanı!

UCUBE
ey devlet , beni de ötekileştir !
çünkü ötelenen , merkeze göre menzile daha yakındır.
ey devlet , beni de başkalaştır!
çünkü başkalaşan , sana benzemeyi bırakmıştır.
ey devlet , beni de yabancılaştır!
çünkü yabancılaşan , neden sevilmediğini anlayacak kadar
düşünmeye başlamıştır.
ey devlet , beni de farklılaştır!
çünkü farklılaşan , rasyonel evrimin yolcusudur.
ey devlet , beni de dışla!
çünkü dışlanan , içeriden çıkmış ve yeni şeylerle karşılaşmanın
heyecanına kapılmıştır.

K.İSKENDER

1 Ekim 2010 Cuma

Qzone


QZone
İncelmenin ve ince kalmanın en doğal yolu!

QZone İnceltici Krem uzun araştırmalar sonucunda ortaya çıkan, neredeyse tümü besin niteliğindeki hammaddelerin oluşturduğu doğal bir formüle sahiptir. Qzone ürününün temeli ozonlanmıs zeytin yağı kremi'dir. Ozon yağı; Ozonlanmış yağ cilt bakımı konusunda devrim niteliğindedir. Saf oksijen molekülleri ozonlanmış zeytin yağının içinde krem olarak bekletiliyor ve kolayca deriye masaj yapılarak nufus ediyor.Bebek gibi bir tene sahip olabilmek ozonlanmış yağ ile mümkün. Sağlıklı, ışıl ışıl parlayan, güçlü bir cilde sahip olabilmek için ozonlanmış yağ en uygun çözüm. Ozonlu yağın hiçbir yan etkisi bulunmamaktadır tam tersine oldukça etkilidir, kortizonun doğal alternatifidir.Ozonlaşmış yağ ile Qzone 'un mucizevi bitki özleriyle meydana getirilen krem sayesinde artık ölçülerinizi kontrol etmek ve portakal kabuğu görünümününü ortadan kaldırmak elinizde.Bilgi için tıklayınız